Kurşun Bakışlı yağmurlar yağmış üstüne, Kırılmış oturduğumuz bank. Misket oynayan çocuklar vardı. Az ileride, analarının kucağında ağlayan bebekler... Büyümüşler mi? Ne oldu kim bilir... Çekip gitmişler birer birer...
Baş harflerimizi kazımıştık şu koca çınara Kuru bir kütük şimdi. Devrilmiş... Toprağından bile bîhaber garibim... Halbuki, ne çekmişti elimdeki çakıdan. Ruhuna Kadar işlenmişti sevdamız. O da yenilmiş zamana; Okunmuyor gövdesinde ADIMIZ...
Baktıkça gülesim gelir şu sarmaşığa. Yari gibi nasıl dolanmış, Sarılmıştı sıkı sıkı tel örgülere. Sinsi sinsi saklanırlardı ardına Bense sırf gıcıklığımdan Bakıp bakıp kaçardım ardındakilere... Sarmaş dolaş kollarından kesilmiş gayri can. Sararmış, bırakmış kendini, Tümden serilmiş yerlere... Oysa, zamanında ne güzel bir perde idi Gizli saklı öpüşenlere.
Hatıırlarsın! Şu ilerideki kara çamın dibinde otururdu devamlı. Elinde gitar, çapkın yüzlü bir oğlandı. Patikadan yürürlerdi genç kızlar Oturduğu yerden onlara nağme yapardı. Pek beceremezdi... Biz gülerdik ama Haklı da bir umudu vardı; Bizde tutunamayan ’aşk’ Belki onda tutardı.
Eh! Oldu mu ya şimdi? ’Bakmayım’ derken Çarptı gözüme birden. Hani bir zamanlar şen şakrak... Vardı ya, El ele tutuşup sallandığımız salıncak. Ona takıldı gözlerim. Koltuklarını kırmış yaramaz çocuklar. Pas tutmuş halka halka zincirleri. ’Gidip Otursam ’ diyorum... Kim sallayacak ki beni?
Kızma bana kızma lafı uzattım diye. Benim için ayrıdır burası. Buram buram anı kokar Her bir parke taşı bile.
Hah İşte! Şu taş yapılı masa... İlk burada buluşmuştuk. Anana bir yalan söyleyip Buraya, benim yanıma gelmiştin. Söylemedin tabi, Bilemiyorum ama Belki de beni burada sevmiştin.
Yoksa unuttuğumu mu sandın? Senin kadar vefasız değilim! Hayır yavrucum,unutmadım Unutamadım. Ne ıslak gözlerini Ne o ’ilk gelişi’ Ne de ’Zoraki Ayrılıklar’ sıfatında yaşadığım Mel’un Terk edilişi...
Evet, sen gittin. Yoksun artık. Harabeye döndü buralar. Ben beklerim; Rüzgâr her gün kulağıma fısıldar Ayrı bir ayrılık bestesi. Ben Otururum; Gökte bulut ağlar, Kezzap olur süzülür yüreğime Yağmur katresi...
Ah Bebeğim Ah! Unutulacak simalar listesine Kazıyıp fotoğrafımı, Sen de çekip gittin ya! Ben Hatırlar mı diye tükettim ömrü Bekle bekle... Koyup da gittiğin bu yerde.
Kimsecikler yok artık. Bomboş ortalık. Kırılmış koltuklar, Bir de ben kalmışım Hüznünde yağmurların.
Ah Baldudaklım Ah! Ben ki Şu harabeye dönen parkın gariban Bekçisi! Gelirsen görüşürüz Yaz, Adresim: ’ÂŞIKLAR TEPESİ’
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aşıklar Tepesi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Aşıklar Tepesi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
zaman akıp gittikce biz büyüyoruz hiç bir şey yerinde kalmıyor..cınar kuru bir kütük, ilk aşklar bir anı, tatlı bir tebesüm olarak kalıyor dudaklarımızın kenarında,,biz araladıkca gecmişin eski sayfalarını..farklı tatlarla okudum şiirinizi..geçmişi...baş harflerimizi kazıdığım yılları yad edtim..hüzünlendim..fark ettimki yaşlandım ben de yenildim zamana aynı senin gibi dost..tebrik ederim arkadaş güzel bir şiirdi.
siiriniz beni ilk asklarin ilk kacamaklarin ilk gizli sakli bulusmalarin yasandigi devirlere götürdü ilk asklarin yasandigi o güzelim yerlerde o asklar gibi mazi oldu ,,,,siirinizde anlattiginiz yerler gözümün önüne geldi,,,,,,, yüreginize saglik kaleminiz susmasin,,,,sevdiginizle ASIKLAR TEPESINDE bulusmaniz dilegiyle,,,saygilar,,,
Değerli yorumunuz için teşekkür eder saygılarımı sunarım... Evet, ilk kaçamaklar unutulmuyor bir şekilde hatırlanıyor. Unutmak isteseniz de imkansız... Son cümleniz hakkında ise şunu söylemeden geçemeyeceğim: Benden geçti ama dileğim şu Allah C.C Aşıklar Tepesinde yeni buluşanları ayırmasın.....