İçimdeki Leylâ’ya
Uçsuz bucaksız Sahra: - Nerede hilâl kaşlım?
Çölü firdevsleştiren dilber-i rânâ’m nerde? Dalgın bakışlarıyla dalar mı gözü yaşlım? Söyle! Buğulu gözlü; cân-ı müstesnam nerde? Nerde kıble-i bülbül, nerde gül-ü gülizar? Efsunlu nazarıyla alıp götüren nerde? Nerde sultan-ı gönül, nerde mahbube-i yâr? Söyle! Tek kelâmıyla hüznü bitiren nerde? Sahra! Sen ki: Çöllerin efsanevî atası; Nerede dildâr-ı can, nerde nazlı canânım? Dîdarıyla eflâki söküp, söndüren nerde? Nerede âhüzârın tesbihinde yananım? Busesiyle, celâli; söyle! Dindiren nerde? Adına “ çöl ahûsu “ diyene düş’tü Leylâ; Beyhûde bekleyenin gönlüne dolmayacak Bütün ihtişamıyla içime düştü Leylâ; O makam-ı âlîde; solsam da solmayacak!... İstanbul - 18/09/2007 ( Not: Her sitede adımın ve şiirlerimin olmasını istemediğim için; yazılı izin alınmaksızın şiirlerimin tek tek ya da blok olarak kendi kayıt ettiğim sitelerin dışında yayımlanmasına izin vermiyorum.) |
Çölü firdevsleştiren dilber-i rânâ’m nerde?
Dalgın bakışlarıyla dalar mı gözü yaşlım?
Söyle! Buğulu gözlü; cân-ı müstesnam nerde?
Bu sefer objektif yaklaşamadım şiire...
Her kelimesi muhteşem..ama ben ilk dörtlüğü daha bir sevdim...Çünkü kızımın adı HİLÂL...
İhtişamla çağlasın yüreğiniz her daim...