Öyle Geldik Bugüne
yıldızlarla kucaklaşan
geceyle savaşan gündüzle yarışan başı göklerde dik dağlar,sıradağlar. geldik bugüne derken, boşa gelmedik. ilk karanlıktan korkmaları yaşarken, güneşin ilk ışıkları ben yokken de varolan bir ırmağın azgın dalgalarında dansederken, mutlu olmayı sevdik te öyle geldik bugüne. bir evden uzak, ana kucağından uzak, ana kucağı kadar sıcak eteklerinde, dayanılmaz özlemleri çekerken, ilk kristal gözlünün ellerinde işlenmiş, ve sana korkuyla, heyecanla kuytularda verilmiş, nakış nakış işlenmiş beyaz mendili saklamayı sevdikte, öyle geldik bugüne. güneşin gölgesinde, uyuma özgürlüğünü kazanırken, kristal gözlünün kristal gözlerinde, yıldızlara köprü kurmayı, isyankar deli fırtınalara türküler okumayı, enginliklere kulaç atmayı öğrendikte, öyle geldik bugüne. bir gecenin karanlığında bir duvar dibinde, sevdiğine ilk dokunuş ilk acemi öpüşleri, ilk şiir yazmaları öğrenmeyi öğrenirken, ilk kahramanları yaratıp, onların yolundan gitmeyi, şerefle üstlendikte, öyle geldik bugüne. bir şehrin kalabalığında, binlerin onbinlerin arasında, yalnızlıkları yaşarken, rüzgarların süzgecinden elenenleri geçtikte sağlam tanelerle birlikte, süzgeç üstünde kalmayı başardıkta öyle geldik bugüne. bir yol ayrımında, kararsızlığa düşmeden, duraklamadan, korkmadan dik durmayı bildik başımızı öne eğmedik, dostluğun ve sevginin yolunu seçtikte olgunlaştık ta öyle geldik bugüne. erol semiz |