Tahirsiz miydiniz sahi bir zamanlar o pencereden seslenen bir seher vakti bütün kahırlarınızı silkeleyip tahir’ in ünlemesinde eriyip, kaçmaya heveslenen tahir’ in tebessümünden kan sızdığını görmez misiniz kör topal ayaklarıma dolaşan yıllarımı siz eskittiniz gözlerimin güz kurusu halleriyle helalleşmediniz henüz soruyorum şimdi bu hangi yüz bilmez miydiniz ki biz Tanrı’ dan sözlüyüz söyleyiniz beneklerinden kurşun yediğim ey siz ki bir ömrü gözlerinizle yıl yıl tükettiniz neyin ıstırabına dayanamayıp viraneyi terk ettiniz değil miydi ki aşkın har yakışı dahi nimet acıları rahmet, hüzünleri ganimet beneklerine her konuşlandığımda gülümsediğim ey kurşunundan bile haz alarak kanadığım et, tırnağı kaderine terk etmiş ne gam siz, şimdi gölgesine dahi uzanamadığım düşlerimde dahi saklayamadığım küllerinizsiniz avuçlarımda bir tutam tahir!.. yani ben!.. yani adam gibi bir adam yanaklarımdan kan sızdığını görmez misiniz... 25.09.2006 / Güdül / Ankara |