GEL ARTIK BE!..
Gel artık be!.. Gel!..
Yeter bunca beklediğim Beni bunca beklettiğin Neyi bırakacaksan bırak Neyle vedalaşacaksan vedalaş Ama gel artık be!.. *** Gel de dindir “sana susamışlığımı” “Sana açlığımı” gider artık!.. Bıktım, çorak topraklar misali “rahmet” beklemekten Bıktım, rüyalardan “himmet” dilenmekten Sitem etmekten bıktım, bıktım böyle ”ilenmekten” Neyi yıkacaksan yık, Neyi bozacaksan boz ama Gel, gel artık be!.. *** Gel de gör, ne “fırtınalarım” var benim Gel de gör “özlemek” neymiş Gör, nasıl giderilirmiş hasret Geceler nasıl yaşanır sabahlara dek Ve ne muhteşem “haz’lar” gizli karanlıklarımda Gel de gör!.. Gel de yaşa beni, “ben seni yaşarken” Birlikte nasıl yaşanırmış şahit ol Yaşantımın kendi ol, “sen ol” o bulutların içinde Hayal kurma, düş görme, gel ve yaşa Gel artık be!.. *** “Yanlış-Doğru "cetveli değil bizim yüreğimiz Sen ve ben!.. Yani ikimiz Bir beden de iki can misali Seni doruklarına taşıyayım mutluluğun Sevdiğin her şeyi sevmeye, Dünya’yı senin gözlerinle görmeye talibim Anla ve gel de artık “dönsün talihim” Sen bir türlü yerini dolduramadığım eksiğimsin benim, Hadi gel de tamamla beni “Bu gün” de, “yarın” de, her ne dersen de ama Gel artık be!.. *** Sen susuzluğumu gider, ben dünyayı sunayım sana Sen bana “seni” ver, ben âlemi ayağına sereyim Sen iste, sana canım vereyim!.. Bırak “sabır” denen bekleme taşını Durakta değiliz biz, Bekleme, bekletme, zamanı zayi, hayatı viran etme İki satırlık bir şey söyle, imha et umutsuzluğumu Bak!.. Bu gün için “dün” yarın demiştik!.. “YARIN” ARTIK BU GÜN!.. Yokluğun ölümdür benim için, “gelişin düğün!..” Kıpırdamasa da dudakların, gülümse gözlerime bakarak Ben anlarım, anlarım be Gel gözünü seveyim, gel artık be!.. *** Sıcaklığın yok, üşümekteyim Düşünmekteyim yirmi dört saat, Kâh başım dizinde dalmışım gözlerine Kâh başın göğsümde okşamaktayım saçını Beni böylesi hayallere mahkûm etme Ey!.. Sevdiğim; beni senden mahrum etme!.. Sensiz olamıyorum, sensiz yaşayamıyorum Sensiz nefes bile alamıyorum Anla ya, anla artık be!.. Öleceğim sensizlikten Gel, gel artık be!... “Kadir Albayrak” |