DARAĞACIYapraklar da verdi son demini Yok yerlerinde birer ikişer düştüler Tutundukları dallar yok artık Benim yorgun halim geldi aklıma Yürek suskun dil perişan Akrep gibi akıttım zehrimi içine Yan tutuş kavrul Ama nafile düştüler bir kere Seneyi mi beklemek gerek Tekrar çiçek tekrar tohum Varmı ki zamanım o kadar Tutun elimin derisini Bir kağıt mendil örneği Birden yaşım geldi aklıma Yürek suskun dil perişan Susmak gerek biliyorum Olmak kadere razı Bilmek hep yerini Bugün de dün gibi Asırlık duvarlarda lahit Frenks taşı, altın kakmalar, Büyüktü gözümde bende misali sevgin. Zapt-ı niyaz ettim gökkubbene Mabet yıkık. Yüzükoyun. Diz üstü her bir şeyin varolmak ne mümkün Kendimden başkasıyla konuşmayı yasakladım kendime.Günü geçmiş acıklı öykülerimi; kendime anlatıyorum. Çatıyorum sağa – sola daha da çatık kaşlarımı. Çatıyorum yaşam çadırımın darağacını. Gökkuşağından yaptım uçurtmamı Heyecanla savurdum, ipek bedenini, Döneceklerine inandım Mavi semayla seviştiler, Yine yaşadım aldatılmışlığımı Vurulmasaydı uçurtmalarım göğün şehvetine, Dönerlerdi belki. |
Yapraklar da verdi son demini
Yok yerlerinde birer ikişer düştüler
Tutundukları dallar yok artık
Benim yorgun halim geldi aklıma
Yürek suskun dil perişan
Akrep gibi akıttım zehrimi içine
Yan tutuş kavrul
Ama nafile düştüler bir kere
Seneyi mi beklemek gerek
Tekrar çiçek tekrar tohum
Varmı ki zamanım o kadar
Tutun elimin derisini
Bir kağıt mendil örneği
Birden yaşım geldi aklıma
Yürek suskun dil perişan
Susmak gerek biliyorum
Olmak kadere razı
Bilmek hep yerini
Bugün de dün gibi
Asırlık duvarlarda lahit
Frenks taşı, altın kakmalar,
Büyüktü gözümde bende misali sevgin.
Zapt-ı niyaz ettim gökkubbene
Mabet yıkık.
Yüzükoyun.
Diz üstü her bir şeyin
varolmak ne mümkün
Kendimden başkasıyla konuşmayı yasakladım kendime.Günü
geçmiş acıklı öykülerimi; kendime anlatıyorum. Çatıyorum sağa –
sola daha da çatık kaşlarımı. Çatıyorum yaşam çadırımın
darağacını.
Gökkuşağından yaptım uçurtmamı
Heyecanla savurdum, ipek bedenini,
Döneceklerine inandım
Mavi semayla seviştiler,
Yine yaşadım aldatılmışlığımı
Vurulmasaydı uçurtmalarım göğün şehvetine
Dönerlerdi belki.
ÜMİTİ HİÇ BİRZAMAN KAYBETMEYİN UÇURTMALARDA VURULSA, GÖGÜN ŞEHVETİNDE DÖNMESELERDE YİNE YÜZÜMÜZ GÜLMELİ