9
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1524
Okunma
Sürgündüm şehre yağan yağmurlarda
Talan olmuş düşlerin bekçisiydim
Kimse bilmedi üşüdüğümü temmuzda
Varım yoka yokum hiçe döndüğünde anladım
İnsanın tek yaşayıp tek öldüğünü.
Ondandır şehirler geceleri hep karanlık olur
Aynalar yollara küs, aydınlığından utanır
Ağaçların neden ayakta öldüğünü
Annelerin neden saçlarını ördüğünü
Ve babaların damlarda çürüdüğünü
Çok geç anladım, insanın da öldüğünü
Şafakların beyazlığının şakaktan olduğunu
Ondandır kış ayları hep soğuk geçer
Kar yağmaktan utanır da insan tepeler.
Anne, şimdi çektiğim sancı doğumuma eş mi?
Ölüm, insanın alnında söyle kardeş mi?
Kuş ölse ansızın kafeste nasibi leş mi?
Söyle anne, senin de arkadaşların vefasız mı?
Sırtından vurulan hep iki kere bıçak mı?
Cana hüzün değdi, yapraklar hâlâ güz mü?
Dostluk tanığı göz mü yoksa söz mü?
Sürgünlüğümü duymasın ne hancı ne de yolcu
Bitti bitiyor nefes, hayat denilen uzun koşu
Dost el vermedi, çıkamadım ki yokuşu
Söyle anne, senin de arkadaşların yok mu?
Söylemek dururken nasibin hep sus pus mu?
Sustum insanların şerrinden korkarak
Yaşadım hep dağlara bakarak.
Anne, şimdi çektiğim sancı doğumuma eş mi?
Ölüm, insanın alnında söyle kardeş mi?
Kuş ölse ansızın kafeste nasibi leş mi?
Söyle anne, senin de arkadaşların hayırsız mı?
Sırtından vurulan hep iki kere bıçak mı?
Cana hüzün değdi, yapraklar hâlâ güz mü?
Dostluk tanığı göz mü yoksa söz mü?
M.S./2009
KAHRAMANMARAŞ
5.0
100% (3)