Tanrılar SofrasıTanrılar sofrasında bir kadın, Karnındaki çocuğuyla güneşi kutsuyor Düşünde bir düş daha görüyor, Kuşlar ölüyor suda boğularak. Kadın tuvalde bir cesedi boyuyor, Fırçasında biriken ara renkleriyle Mavinin üvey evladı mordan alıyor hıncını Sarının hünerli çocuğu yeşile batırıyor hüznünü Ve cesedi sarmalayıp atıyor boşluğa. Tanrılar sofrasında bir adam Gölgesini kırbaçlıyor hiddetiyle, Cehennem çığlıkları bitişiyor ruhuna Acı uyanıyor göğsünde, Umut daralıyor. İpotek edilmiş vücutlarda raks ediyor enstrümantal ağrılar Ve notaları sevişgen ezgiler üfürüyor kavalından Mağrur bir tanrıça. Ölümün kızı savuruyor saçlarını esrik düşler boyu Ölü şiirler doğuyor geceye Esirgenmiş sözcüklerin hükümdarlığında. Kadın ve adam El ele Bir şiirin içinden düşüyorlar Kangren geceye Sustukça susuyor ölüm. Bağırıyor şair..! Enkaz yığını yüreğinin arazlarından Uçurumun kıyısından bırakıyor Kanlı hecelerini Tanrı`nın ceplerinden taşıyor sürrealizm. Ve her satırın sonunda bir ünlem imi! Her satırın başında ölü kelebeklerin Tanrısal seyriyle. Aslı Ardıç Mart`2008 Ortanca Sanat ve Edebiyat Dergisi Sayı:18 |
Kangren geceye"
overdoz
ritimsiz
ışık...