Hayat Enstantaneleri
(Şiirden ziyade nesir, nesre göre şiir)
Arı çiçeklerden bal deriyordu. Karınca kararınca harç karıyordu. Adam kendi kendine söyleniyordu. "Yeşil köşkün lambası yanıyordu." Bülbül gülü kıskanıyordu. Gönül gönle sığanı seviyordu. Mecnun gerçek Leyla’yı arıyordu. Seven sevdiğine çiçek veriyordu. İyi kıvırana köçek deniyordu. Koyun yüzene kasap, Alet edevatına satır, bıçak, masat adı veriliyordu. Milletin derisini yüzene devlet adamı namı dillendiriliyordu. Adam kesen hekim, adam asan hakim sanılıyordu. Trafik canavarına şoför moför, Saç celladına kuaför muaför; Orkestra artığına Le Majör, Katile lider yaftası yakıştırılıyordu. Soyguncuya bey,hırsıza ağabey, Yolunana key, vatandaşa hey deniyordu. Benim diyen bu işlerin üstesinden gelemiyordu. İşini bilen, İşine gelene hoş geldin, gelmeyene güle güle diyordu. Kendini bilen usturuplu konuşuyordu, Bilmeyen dangul dungul coşuyordu. Desen çizene desenatör, Sırtını devlete dayayana tabii senatör deniliyordu. İşsiz karnı yapışık gelen geçene bakıyordu. Dayısı olan kasım kasım kasılıyordu. Ata binene değil, işini bilene süvari deniyordu. Müennesler aleni iç çamaşırı deniyordu, Unvanlarına manken deniyordu. Sır ifşa eden sırdaş, sırttan vuran gardaş oluyordu. Tarz seven tarzını arıyordu. Stilini bilen bobstil giyiniyordu. Kırık kalbine merhem arayan yanıyordu. Gece gezene yosma, özgürlük simgesine tasma deniyordu. Fırsatını bulan birbirine giydiriyordu. İşini bilmeyen şaşkın bakışlarla olanları seyrediyordu. Bunca hengame, bunca curcuna saltanat sürerken, Dünya gezegeninde bütün bunlara hayat deniliyordu. Ankara,30.05.2009 İ.K |
Saygılar tebrikler..........şiirce