CAN DERİNLİĞİNDE ŞİKAYETİM...bulutları ört üstüne üşüme sevdiceğim gece simsiyahtır şimdi senin şehrinde yum gözlerini saçlarımı düşün belki çözülür kördüğümlerin düşün ki bir kadın var yürekli kavgaların içinde dağ gibi hasretini susar da volkan gibi sevdanı korkusuzca taşır yüreğinde, zirvesinde serkeşliğin yağmurlarımı serp üstüne bunalma sevdiceğim gün kasvettir şimdi senin şehrinde yum gözlerini göz yaşlarımı düşün hani o “ağlatmak kolay” dediğin sen üzülme diye sildim kendimi takvimlerden yanlış yaptı de inandır kendini acılanma özlemekten inkâr et her şeyi üzülmüyorum artık inkâr et ki korkmamak için kendine bile itiraf etmekten ahh.. ben o kaçmaları iyi bilirim bu sağır dilsiz kör ve unutmuş gibi yaşamaları ezberledim öyle bir ezber ki can derinliğinde şikâyetim alevlere yaklaş korkma sevdiceğim senin yüreğin buz gibidir ürkmüştür üşümüştür bilirim uzat ellerini dokun anılara ve bütün şiirlere ısınsın ellerin korkma ölünmüyor sevdadan yüreğinde bir yürek taşımaktan ve bir bedende iki can yaşamaktan ne hasretten ne vuslattan ölüp te kurtulmuyor insan bu kaçıncı tövbelerim bak ölemedim ben de oysa öldürmesi gerekti bitmelerin bak yaşıyorum ve bekliyorum sınırlara dayanıyor hücrelerim barut yanığı şiirlerim kurşunlandım kaç şarjör boşalttı üstüme o yalan gitmelerin çıldırıyorum hasretten sürünüyorum kıskacında tarifi olmayan işkencelerin adına “erkekçe” denilen cesaret var ya işte şimdi onu ben yüklendim bedeli var böyle sevmelerin işte bu işte budur çektiğim benim kefaretim ikimizin yerine taşıyorum sevdayı aslanlar gibi gizlendiğin karanlıktan beni görüyorsun ve her halimi biliyorsun eminim işte böyle can sevdiğim sevdiceğim ne sevmekten ne hasretten ne vuslattan ölünmüyor dudaktan kopup dibe vuruyor ismin yürekteki lâvlara gömülüyor daha çok daha çok daha çok yanmak için Ceyda Görk |