Ölüm /Zift Zifir
ÖLÜM / ZİFT ZİFİR
Ölüm, sığınılacak yer değildir! Beşik kertmesi sözcelen ölüm, derinlik katar hayata Türkü çağıra çağıra gider, yüreği dağlana dağlana kimi vakit Eceline susamış olsan da!.. İki kıçı kırık kaderden biri Ölümle burun buruna..! Hüzün hüzün üstüne! Kanatır ince ince… Cemresi düşer kana… Kıyın kıyın dökülür yapraklar Gölgeli gölgeli bakar yamalı gözler… Soluğu uçurum uğultusu Yılgın yorgun sesi çığlık çığlık!.. Mahşerin panik batağı Ara sıra ateş gibi alaz alaz yalar gök yeleli ecel Ilgın yürekli dualarla ayakkabı fırlatır ardından!.. Yüzünde seccade izi, yol arar ölümden öte… Buza kesmiş hiçlik ırmağında yürürken aheste aheste Ayna olamayan gözleri ayın gök / yarında… Tatmadığı ölüme güle oynaya parlak çeker şairce Oysa ölüm, it kanı sonsuz karanlık! Kuyruğu hayat ağacına sıkışınca, bayılır tek delikli Kaval sesine! Mendili kanar!.. Bağlayamaz damarı damara Albenili yaşamına birkaç hayat sığdıran kayıt dışı elite H / öykünür..! Çocuğu gemiye!.. O duyumsamaz İlk durakta ölümle inecek yuvarın son sahibi şair Şiir, Nazım gibi yürekli şair işi!.. Ölmeyi unutturur ekmeğe giden bıçak sırtı yol Başkaval(ı)cı yazgısına, kaderi sınıyor sanır!.. Ağlar kaderine!.. Deliğe süpürülen melül mahsun işsizleri gördükçe, şükür çeker Doya doya kucaklayamaz kendine sunulan hayatı. Bir çıkımlık can izleği kutsalın izi… Kul / luk v / akti! Tıp / ben daha öğrenemedim kalp kapakçığında ölüm sektirmeyi!.. Paylaşa paylaşa öldü / k Çanakkale’de… Kana kana akan kandı Aldan n / ara yedi renk kırmızı! Çılgın Türkler vardı. Ali Akdemir 30. 04. 09 Çukurova |