...Uzak...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiirin hikâyesi aslında pek de ilginç sayılmaz. Alışılagelmiş bir Türk filmi gibi gelebilir belki birçoğunuza… Ama açıklama yapmak en doğrusu gibi gözüktü. Lafı çok uzatıp hastane maceralarımdan bahsetmek isterdim ama tek diyebileceğim şu ‘’lösemi’’…
Şimdiden teşekkür ederim…
Uzaktasın...
Ne kaldı ki ölüme zaten? Tüketilen her saniye, Bir hücre daha öldürüyor içimde... Uzağımdaydın... Ne fark eder ki zaten? Ben parça parça giderken, Her parçamı Sensizliğe satarken, Serum kokan, Buram buram terk edilme kokan Hastane köşelerinde... Aldırmadın... Kaygın yok... Yok ettin sabrını da bana ağlarken, Bilirim... Ama hiç değilse ’’yalandan’’ Eşlik etmez miydin son nefesime? Belki yetineceğin tek şey olurdu Koskoca ömründe... Zamanım yok... Sensiz, sana adanmış 18 ıslak, soğuk gün... Ayları sana böldüğüm, Her damla gözyaşımı Biriktirip gömdüğüm; Her ayın başı ve sonu, 9 ay, 18 gün, Makine sesleri, Kan kırmızılarının Göz bebeklerimde, Doktor beyazlarıyla dansı. İliklerimde bana ait olmayan Hiç tanışmadığım mikroorganizmaların sıvıları, Tükenen sigaralar, Ölüme yakılan hayatlar... 19. günüme hoş geldin; Bugün beni görmeye, Bir kereliğine hastaneye gelir misin? |
zaman sizin için iyilikller versin..yürek sesiniz geldi kondu yüreğimize.beyaz ve kırmızı azad olsun pembe günler sizin olsun..içten dualarımız sizinle..kaleminize sağlık.