Kardan AdamŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1990 kışıydı çocuklar kardan bir adam yapıyorlardı. Çok etkilenmiştim. Çünkü durmadan eriyen bir kardan adam olduğumu keşfetmiştim.
Gündüzler uzun olurdu eskiden,
Geceler kısa. Dostların iltifat eder, Aynalar hep gülerdi yüzüne. O zamanlar, Güzeller bu kadar zalim Ve nazlı değildi... Ne de çabuk geçti yıllar... Rüya gibi. Saçlarına düşünce aklar, Senle alay etti. Tüm dost bildiklerin ve aynalar İsyan edip zamana, Dostlara, aynalara Ve saatlere düşman oldun. Sonra inadına, İnadına sevdin. Sevdin de ne oldu? Yüz mü buldun? İşte yine Lapa lapa Kar yağıyor yüreğine. Bir elinde şemsiye, Bir elinde Süpürge... Kardan bir adamsın sen. Oğlum Celal. Aşk senin neyine ... |
Anılara yaktım türkülerimi.
Gün oldu,
Umudu örttüm,
Özlemlerin üstüne..
Ayışığını takarken,
Gitarıma tel diye;
Yakamozlar tüttürdüm,
Gecenin mavisinden,
Gökyüzüne..
Yüreğimde boy verirken,
Yediveren gülleri;
Kimi zaman,
Maviye boyadım geceleri.
Sevdamın rengi mavi,
Masmavi tükettim,
Yalnızlık türkülerini...
"Şiirce Özgeçmişim"den bir bölümdü yazdığım.
Neden kendime yakın bulduğum sorusu galiba "inadına" kavramında...
Kaç kişinin görebildiğini merak ediyorum aslında, Kardanadam'ın kar ve buzun altına sakladığı o sıcacık, utangaç insan yüreği. Sevgilerimle.