DAĞDağlara inince karanlık Mezarı başında bir dervişin Bir ışık yanar Bir âh çıkar karıncaların dilinden Diz çöküp ırmağı öpen serçe Suyunu bir yılanla paylaşır Şifâlı elleriyle dedenin Yaralı bir kartalın yüzü güler Ekmek su ve zeytin için Bu tepeye tırmanmak gerek Yalnız gözlerini kapa Niyaz vaktidir servilerin İşte rüzgâr içinin depremi Ay ışığı altında divâne bir gönül Kim gördü gecenin eli Öperken toprağın yüzünü Yoksul bir gündüzden sonra Bereketli bir akşam âyini Dedenin renk renk gülleri Yeni bir can sunarken toprağa Mühlet bitti çözüldü dil Beden nedir ki konuşan kalbim Aşk bir duâ menekşe renginde Hasretle serin sulara koşan MUSTAFA ÖZÇELİK |