Rus edebiyatı...
Bir Rus edebiyatının
soğuk ve trajikomik metniyle son bulan ön sözümü ilk sayfaya koyuyorum ’’Denenmiş aşklar’’ kitabında. Anlamıyorsun değil mi, ne demek istediğimi... yelkensiz gemiler yolluyorum kağıtdan kimsenin bulamayacağı yerlerde can simitleri olan bulsalar bile kullanmak istemeyecekleri Çünkü betondan yaptım hepsini. Anlamıyorsun biliyorum ne demek istediğimi... Doğuştan kör birine maviyi tarif eder gibi anlatıyorum martılara seni sevdiğimi. Aslında ben şiir okuyordum onlar yanlış anlamış beni. Sende anlamıyorsun biliyorum ne demek istediğimi... şifa niyetine giriyorum, dibi tutmuş,badem gözlü kör kuyulara, paslı kalbine basıyorum çıplak ayakla, zor tutuyorum kendimi vokal yapmamak için aşk şarkılarına,ıslıklarımla. ve susuyorum, avazım çıktığınca. Anlamıyorsun biliyorum ne demek istediğimi... Soğuk bir yazlığı buruşturulmuş ,atılacak bir kağıdı sevgiliye ucundan yakılan bir ağıdı uygun fiyata dökülmüş sahte gözyaşı bütün bunlar; sana yazılan bir şiirin ana teması. Ama sen anlamıyorsun biliyorum ne demek istediğimi... senin yanındayken sana bakamamıştım. Ne düştüğümde, ne de seni düşündüğümde ağlamamıştım hatta sana aşık bile olmamıştım. Sadece kim olduğumu açıklayamamıştım zaten sende anlamazsın biliyorum ne demek istediğimi... sağdan soldan aldım sana olan öfkemi. Ama sevgim, senin için biriktirdiklerimdi. Sükunetim isminin sesli harfleriydi... Anlamıyorsun biliyorum, ne demek istediğimi. Dinlemiyorsun biliyorum, anlatmak istediğimi Sevmiyorsun biliyorum, hiçbirşeyimi... |