4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2295
Okunma
Bir Rus edebiyatının
soğuk ve trajikomik metniyle
son bulan ön sözümü
ilk sayfaya koyuyorum
’’Denenmiş aşklar’’ kitabında.
Anlamıyorsun değil mi,
ne demek istediğimi...
yelkensiz gemiler yolluyorum kağıtdan
kimsenin bulamayacağı yerlerde can simitleri olan
bulsalar bile kullanmak istemeyecekleri
Çünkü betondan yaptım hepsini.
Anlamıyorsun biliyorum
ne demek istediğimi...
Doğuştan kör birine
maviyi tarif eder gibi
anlatıyorum martılara seni sevdiğimi.
Aslında ben şiir okuyordum
onlar yanlış anlamış beni.
Sende anlamıyorsun biliyorum
ne demek istediğimi...
şifa niyetine giriyorum,
dibi tutmuş,badem gözlü kör kuyulara,
paslı kalbine basıyorum çıplak ayakla,
zor tutuyorum kendimi vokal yapmamak için
aşk şarkılarına,ıslıklarımla.
ve susuyorum,
avazım çıktığınca.
Anlamıyorsun biliyorum
ne demek istediğimi...
Soğuk bir yazlığı
buruşturulmuş ,atılacak bir kağıdı
sevgiliye ucundan yakılan bir ağıdı
uygun fiyata dökülmüş sahte gözyaşı
bütün bunlar; sana yazılan bir şiirin ana teması.
Ama sen anlamıyorsun biliyorum
ne demek istediğimi...
senin yanındayken sana bakamamıştım.
Ne düştüğümde,
ne de seni düşündüğümde ağlamamıştım
hatta sana aşık bile olmamıştım.
Sadece kim olduğumu açıklayamamıştım
zaten sende anlamazsın biliyorum
ne demek istediğimi...
sağdan soldan aldım
sana olan öfkemi.
Ama sevgim,
senin için biriktirdiklerimdi.
Sükunetim
isminin sesli harfleriydi...
Anlamıyorsun biliyorum,
ne demek istediğimi.
Dinlemiyorsun biliyorum,
anlatmak istediğimi
Sevmiyorsun biliyorum,
hiçbirşeyimi...