**ORYANTAL**
Kıvırdıkça dudakları genişliyor gecenin / çözümü daha bilinmeze saklanıyor gözlerindeki bilmeceyle / ritmsiz, ahenksiz bir oryantal başkaldırıyor / aklında binlerce düş / içinde binlerce matem… Bir oryantal ki sorma gitsin…
Dönüyor rakkasenin parmak uçlarında Gecenin kıyısında ki ay. Göğsünde infilak ediyor alkışlar Terli dokunuşlarla birlikte. Ellerinde duygusuz bir melodi Direniyor istekli bakışlara. Düşleri masalarda örtülü, Üstünde sarhoş naralar. Duman duman tütüyor Gecenin gözlerindeki günaha. Yalnız ve kasvetli bir oryantal Adımlarını şekillendiriyor sessizce. Düş tacirleri oturuyor Umudun keskin köşelerinde, Sancılı gülüşleri soyuyorlar acımasızca. Kabuk bağlamış arzular Yarasını kanatıyor dudağın. Ucuz itiraflar Bahşişlerle oyalıyor kendini Giderek siyaha çalıyor Gözlerini örten mutluluk, Kırılıyor ellerinde kutsal saydıkları. Kıvrımlarına yerleştir dudaklarındaki soluk ateşi, Dön dönebildiğince direnmenin sokaklarında. Bronz ışıklarını sapla ıstıraplarına, Namluya sür son nefesini. Aldırma içinde ki kıyametlere, Bak, müzik çalıyor hala. Sen artakalansın, Sen oryantalsin Sahtekar masalarda. Gün doğduğunda unutulacaksın. Mil çekilmiş gözlerin ortak hayali olup Biçileceksin geceye, gündüze. Alınterin meze olacak Bir avuç kirlenmiş sevdaya. Vazgeç artık arama kendini, Canını güneşle acıtacaksın. Bir oryantal ki sorma gitsin Dönüyor akşam sofralarında. Ayağında yanık izi Dönüyor payına düşen yasaklar arasında. Bir oryantal ki sorma gitsin… Sorma gitsin… Zeynep Nilgün Gökçeöz |
Oryantalın toplumumuzda çok özel yeri vardır.Eğlence kültürünün,bastırılamayan cinsel arzuların meta'sı gibi algılanır çünkü.Günün yorgunluğunu atmak,geceye biraz renk,coşku katmak ,egoyu tatmin ermek amacıyla o zarif hareketleri sergileyen kadınla yolculuk yapmak,gerdanına sıkıştırlan paranın gücüyle egemenliği ilan etmek yüzyıllardır sürüyor.
Onun cezbeden taraflarıyla kendimizden geçmek...Bütün bunlar erkek egemen toplum alt kültürünün ürünü olmaktan öteye geçememiştir.
Kadının güzelliği,masumiyeti ve zarafeti seyredilmeli ,hayranlık duygularıyla sarmallanmış bakışlar onun bazen narin bazen de göbekli vücuduna odaklanmalıydı .Hep öyle kalarak...saatlerce.Ve bu nazarla bambaşka düşleri görmesini sağlamalıydı.
Bu gelenek bizim kafa ve gönül histerimize uygundu.Sürmeliydi;sürüyor da...Belin inceliğinin olması olmaması hiç de önemli değil.Ortada dolanan bir uyluklu canlı obje olsun yeterdi...
Şiiri bu düşünüşler içinde okudum.
Aklıma Reşat Nuri'nin Değirmen'i,Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'u; sonrasında Yeşilçam filmleri geliverdi.
Şiirie;mekan betimlemesinde,o mekanı olduran ve arka planda silüeti sezdirilen mutlu çoğunluğun varlığını hissettirişte ustalığın müthiş gücü damgasını vuruyor.
Olağanüstü gözlemle özdeklerde kavranan Oryantal ,bütün görsel ve ruhsal kimliğyle şiirin içinde o yüzyıllardan günümüze akıp gelen basmakalıp gezintisini,kıvraklığını,ritmini cömertçe sunmaya devam ediyor.
Ve şiir bütün bölümleriyle ''fedalizmin'' sonrasında ise ''Vahşi kapitalizmin'' kirli yüzünü ironik bir biçemle okuyucuya yansıtıyor.
Söz varlığını,duyuş yetkinliğini ve gözlem gücünü ''oryantala koşullanmış hazlardan'' konulayarak şiirin odağına taşıyan,gece alemilerinin ateşli dakikalarını lanetlere,sitemlere bulayan,reddeden Sayın Zeynep Nilgün GÖKÇEÖZ'ü tebrik ediyorum.
Bu muhteşem şiirini belleğimin en müstesne yerine
taşıyorum.