VEFÂ ÇİÇEĞİBir sabah uluorta, rengârenk Açıverdi âniden bir çiçek, Aşk rengi yaprakları; narçiçeği, Andırıyor sanki kızıl korları... Bakarsın bembeyaz, asîl papatya, Dağların yamaçlarına uzanmış gibi. Tertemiz, ne bir leke, ne ayak izi, Öyle engin, beyaz, sevdâ denizi... Bir gün solmuş benzi, sapsarı bir gül, Ayrılık gibi hüzün kokuyor, Günler, geceler boyu duraksız Sevdiğini düşünüp, hasret dokuyor... Âniden oluverir yemyeşil umman, Umut ağaçları göğe uzanan. Yeşilin bin bir tonu, ufkunu saran... Kimi zaman masmavi sular misâli Özgürdür, dört yana şahlanmış atı. Kapatıp gözlerini, kimseyi görmez, Sevdiğinin kollarında yaşarken İster ki hiç bitmesin saltanatı... Zamanı unutturur o içten bakış, Çağlayanlar gibi, gönüle akış, Huzurla gülümser, içini çeker, Yüreğinde duyar, derin bir yakış... Mavi renkler yavaşça eflâtun olur, Sarar yüreğini okşayan bir el, Sürer aşk acısına şifâ merhemi, Siliverir acıyı ve elemi... Vefâ çiçeğinin gür yaprakları, Kızarır, al al olur, kokular saçar. Açar... Yine açar... Açar...Hep açar... Korkular, endişeler uzağa kaçar... Gün olur, kapkara bir bulut çöker, Vefâ çiçeğinin dalar gözleri, Simsiyah bir gül olur, titrer yüreği, Sarılmış matem tülüne, yüzünde hüzün, Saklanmış bir kuytuya, ağlıyor güzün... Doğuverir birden sıcacık güneş; Isıtan, sevecen o bakışlardan, Kadife dokunuşlar gezer yüzünde, Sevginin en güzelini duyar özünde. Vefâ çiçeğidir, adı üstünde, Vefâ rengine dönüşür birden Karşılık verirken tatlı bakışı, Titrer sanki o an, kökü, yaprağı, Uzanan dalları bin bir tomurcuk. Dökülür gözlerinden damla damla, Islatır sevgi yağmuruyla toprağı... Uzatır elini, sevdiği ele, Düğümlenir parmaklar birbirine. Gözlerine bakarken en derinden, Dökülür bir kaç kelime: ’Kalbime kök saldın, solduramazlar... Benim adım ’Vefâ Çiçeği’. Gitsen de uzaklara unutmam seni... Beni rüzgârlardan, sulardan dinle. Rüzgâr, buram buram sana götürsün, Kokladığın bu koku, benim sevgimdir... Yüreğinde sakla, al ellerimi, Şefkâtle, sevgiyle, aşkla dolu bil, Alnını okşayacak her gece, hisset... Tanrı’ya ediyorum seni emânet!’ Hâlenur Kor 8 Nisan 2009 |