MEMLEKETİM
Acırım, memleketimin haline,
Gelen yedi giden yedi el yedi. Bakar olduk, IMF’nin eline, Bakan yedi, memur yedi, hep yedi. Menderes’le geçtik, demokrasiye, her birimiz döndük, birer asiye. Gizlenmek için sığındık, maziye, Sistem yedi, köpek yedi, kul yedi. Altmış darbesinin adı, devrimdi. Demokratik, sağlam bir yapı idi. Kurtuluşa açılan kapı idi. Üç bakanla, bir de başbakan yedi. Tartışılıyordu artık fikirler, Kurtuluş olacak idi okullar. Fidan gibi büyüyordu çocuklar, Yetmişbir de üç selvi fidan yedi. Yetmişsekizlerde saflar netleşti. Karşılıklı düşmanlıklar depreşti. Akıl bitti, kılıçlar keskinleşti, Saçma savaş beşbin beşyüz can yedi. Seksen oldu ülkem için intihar, Bazıları sayar hala iftihar. Vatan severlerin adı, isyankar, Acımadan, tam bir nesili yadi. Seksenüçlerde dünyaya açıldık, Bir rüzgarla her tarafa saçıldık, Yemenin de ölçüsünü kaçırdık, Bir hayalle gelecek yüzyıl yendi. Serbest pazar geldi, her şey bollaştı. Emekçiler sürekli yoksullaştı. Şükür artık yolsuzluk yasallaştı. Oğul yedi, damat yedi, Cem yedi. Doksan birde baba ile tanıştık. Gitti-geldi, artık ona alıştık. Sağcı – solcu, mutlu, mesut barıştık. Baba yedi, yeğen yedi, diş yedi. Öğrenciler; Tansu – Mesut dönemi, Var mı, artık dürüstlüğün önemi? Vatan neymiş, köşe dönme zamanı, Abi yedi, eş-dost yedi, eş yedi. İki bin de kuruldu kovalisyon, Bankalara yapıldı, operasyon, Kriz geldi, oluştu devalasyon, Aydın yedi, Özkan yedi, hak yedi. Şükür artık, Müslümanlar geldiler, Kurumlarımızı yere serdiler. İnanç dedi, onu da sömürdüler. Mısır yedi, kola ve fener yedi. |
Hani ağlanacak halimize güleriz ya;
İlk kez bir şiirde bu çelişkiyi yaşadım...
Müthiş, güzel anlamlı....
Keşke tam tersi olsaydı da ben bu şiir kötü
diyebilseydim...
Gönülden kutlarım.