AH!...GÜLSEN!
Ah!... Gülsen!
Ne çok aşktın sen, Ne çok sevda; Aldanmaya hazır çağlalar gibi, Bir baharı kaç ömre saydırırdın; Bir bilsen? Tüm aşklarınla sil baştan sevişirdin sen, Aşk dolu bir baharda, Karnın aşa doymuşken üstelik, Gözlerin yaşa, Yüzünde kadınlığın kıvancı, Albasma giydirdiğin şehvetten bedeninle, Gerçekten sevişirdin…. Yine de, kız oğlan kız kalırdı özün ve Dilinde bir ezgi, sol memende yazgı gibi, O meşhur sözün; Aşk özlemez, özletir… Bir annenin memelerini nasıl sızlatırsa bebeğinin kokusu Nasıl sızarsa özlem, sütten özge damla damla bir bebeğin ağzına, Öyle özlerdin aşkı ve Sen de özlenirdin Gülsen. Yeni yetme bir delikanlının yasak ıslaklığında özlenirdin sen. Bir güzellemeye yüz verirdi gazeteler, Bir de doğru söze; ne denir? Ah! Gülsen! Ne çok tuttun kendini? Ne çok kustun safra safra dost diye yuttuklarını? Yine de tükürmedin bir “merhaba”nın hatırını, telvesiz suratlara. Sahi nece büyüyordun sen? Hangi dilde güzelleşiyordun sevmeye başlarken? İlk sevdiğin çocuk elini tutup, sana; “Seni seviyorum” dediğinde ve sonra da, Nazım’dan rubailer okuduğunda, aşka dair. Balın hangi tadını öğreniyordun, bir erkeğin öpüşlerinden? ve nasıldı ilk sevişmenin tadı; Hayatın tuzuyla karışınca aşk? Ah!...Gülsen! Hep ıslak giyindin aşkı sen, Aldırmadan Filizkıran poyrazına hoyratın, Soyundun yüreğini ihanete verdin. Sahi, neye benziyordu yüzün senin? Hangi aşkın gömütünde duacıydı ellerin? Yasaklanırken tüm yakarışlar Tanrılar kapısında, Kaç sözcük masum kaldı Gülsen? Kaç söz kirlenmedi aşk yüzünden ve Bir türlü sarılmadı yarası ; her dilde sevmenin. Sen, kendini ele verdin Gülsen, Nasıl sanıksın şimdi; bir bilsen? Savunmasız bir sav gibi ömrün; Bil ki; geçersiz ölürsün şimdilerde, Ah!...Gülsen |
Nasıl sanıksın şimdi; bir bilsen?
Savunmasız bir sav gibi ömrün;
Bil ki; geçersiz ölürsün şimdilerde,
Ah!...Gülsen
MÜKEMMELDİ KUTLARIM SİZİ SEVGİLER SAYGILAR