“SONSULUK YOLCUSU”, PEYGAMBER ÇİÇEĞİMuhsin YAZICIOĞLU Bozukta olsa; Kurulu, düzenimiz “Her yeni oluş da ümit, var” diye Başlamıştı; “Demokrasi şölenimiz” Duyuldu; Milletin namuslarına emanet ettiği silahları, Milletine çevirenlere; “Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam” diyen Demokrasinin; “Dik adamı” Boynu bükük Milletin; gür sesi Sırtlan saldırısında ki Anadolu’nun; yiğit evladı : “Muhsin, bizce bilinmezlikte” “Yarışı ilan eden; kösler, sustu ..... Peygamber Çiçeği Millet, Gülü Vatan’ın yiğit evladı!.. Nizam-ı Alem ülküsünün Serdarı Ovalarda; at kişnemesi Dağlarda; kurt ulusu Göklerde; uçaklar.. Seheri soğuk,akşamı ayaz Davanın derdinden dağlanan Dumanlı Dağlarım, Seni sever Seni saklar, vermez.. Millet umutla “döngel” der, “Sonsuzluğun sahibine”, teslime çoktan hazır! O, “sonsuzluk” yolcusu Kader! Cedit’e şahin gibi kon Çağlayan gibi coş, konuş Yolculuk?.. Yerköy’e... Döngel’de .. Kanlıçukur.. Keşdağları.. Kurt misali, Enginlere sığmaz Dağlar; çekti. Kefen; beyaz kar Hür dağlar; mezar Uğruna ölümü özlediğin Toprak, su,dağ, ova, orman Sahibiyim ben diye Yeşillikler içinde bütün, vatan Ve Beyazlar giymiş yüce dağlarda; Seni bekler; Peygamber çiçekleri… ..... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü!… Derler ki; “Sevgi çiçeği”denen nadide çiçek Ankara yaylalarında sadece Gölbaşı’nda Yalan!.. Birde Göksun yaylalarında var Ankara’da engerekler; kahpe, tuzaklar Kim derdi ki, seni bekler? Tüm masumlukları ile Kahraman Maraş illerinde Milletine deremediğin; çiçekler .... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü!… Kopunca ruhun cesetle ipi Yukarda; kar, boran,tipi, Bulutları öpen sisler var Aşağıda da yavru kurtlar misali kardeşler Haberler; “haberi” bekler Bayraklaşma; işte öyle şey Gönüllerde üç hilalli “bayrak” dı Nakşediyor; kapkara kalplere, Yaradan “Peygamber çiçeği”, koku saçıyor, Kahredici zaman; Ne de zor geçiyor?.. Hakim-i Mutlak! Dantel dantel,oya oya Sana yer vermeyen gönülleri, açıyor Dostlar; Yanında olmak, Kim bilir? Yer bulmak için; -Yad ellerden “nizam-intizam alanlar” bile- “Niamı-ı Alem” evine koşuyor. Sırrı bilemeyiz,biz Oluşları; Kim planlar, kim dizer? Allah’dan gayrısına eğilmeyeni Hak dilerde, Şahları, padişahları peşine düzer.. Artık sen varsın, milletin gözyaşında İnsanları; renkleri ile sevdin Tüm renkler, göz dikmiş; Tanrı Dağı’na eş, Ak gelinlikli hiyabanına Bir muştu bekliyor Keşdağları! Ziyaretten sarhoş, Misafirini; vermiyor Suskun; teknoloji Çaresiz; yetkililer Millet yol gözler Alçaklar da; hıyanet, Kucaklamak için ”Hesapsız”, dağlar; seni özler .... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü… Al Bayrak-Gök Bayrak aşığı Milletin yiğit evladı! ”Ruhunu dinlendirme” gayretinde Rüzgar, Türkü çalıyor Ezan dinleyen Dağlar, Seni çağıyor: Kelebek gibi gel Arabalar yetmez,yollar bitmez Kartal gibi süzülerek,gel Turnalar gibi uçarak, çabuk gel. Ana sütünden ak Karlar olsun sana kefen Mezar, buruk gönüler Gönüller Sultanına; Açılmış bütün vatan Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü!… Enginler yetmiyor Hür dağlar çağırıyor… Sen;”millet ve vatan” derdin.. Göz pınarlarından kopup gelen, sen Şahsında bire ermiş, ağlıyor; vatan.. ............. Gün, Perşembe Hak dostları bilir! “Cuma akşamı” .. Ey Osmanlı.. Cumhuriyetin, yiğit “adamı”! Sana..... Aşığı olduğun; Üç Hilal’e karanfiller ekleyip “Al bayrak”la “Gök Bayrak” serdim Zira.. Derdimiz aynı dert.. Dava, bir.. Ev, perişan olsa da Sönmesin, son yanan ocak Millet; var oldukça Yeniden derilecek .... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü!… Kellemi alsalar da, “Açıkça” ret ettiğim “darbelere” inat; Sözde düşüncemin iktidarında Hapsolduğum ev, karanlık mezar Sokaklarını dolaşıyorum, Her sonucu kabule hazır,dualar var .......... “İktidarı” elinde tutan(!) Ankara; Çaresiz.. Millet; seni bekler, sessiz Gönüllerde sen, dillerde dua.. Aynı Çankırı yaylalarımdaki gibi Rahmet bulutları, Tek fark, Gözyaşlarına eş ıslatıyor, vatanı Düşünce aynı. Millet; sesiz .... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü!… Gidip vardım, otağına.. Kahırlara kahır ekler Öznurlar, yolara düşmüş Buğlar, aynı sadakatle, nöbette Ruhu; sinelerine sinmiş Başbuğu’nu bekler.. O kapı!.. Bekledim, Ses versin! Fakat .. Gözler nemlenip Gözyaşları yüreğimize akarken Yine boğazımız düğümlenip Dilimiz dönmediğinde “Hal dili” ile anlaşmak üzere; Dil, gönül bir olunca, kıyamet gürültüsünde bile Yürekten kopan ÇIĞLIK’ı alan.. Elin biçtiği sınır, dar gelir Millete çok zorluk verir.. Son vatan parçasına yaban gözü var Pay kapmak için pusu kurar, Eldekini sıkı tutmak gerek Düşlerimiz Kaf dağı.. Sırtlanların parçalayıp, çakallar elindeki Alparslan otağı,Kanuni yurdu Bizim Kafkasya, Canımız Bağdat, Basra Selahattin yadigarı.. Kan çağlayan Filistin.. Yaralı Türkistan Esir coğrafya, Şamil’in rüyası, Cevher;kanı Çeçenistanı, Fatih’in hülyasını! Bosna, Tuna, bütün rummelini Çağrıbey’den Piri Reis’e bilinmez ufuklara Hızır’dan Barbaros’adenizler ötesi Yelken açtığımız okyanusları Dolaştığımız uzak-yakın bizim illeri.. Hayırlı şafaklara gebe, -İvik ivik köhne Bizans arayan- Haç’ın koynunda mayalanan iklimi Kainat planında: Ay, ne ki? Nebülozlar ötesine Işık hızına eş,“Ufuk turunda” kat ettiğimiz zaman –mekan ötesini konuşmak üzere, desin ki; “Gardaş,buyur”, Ses, yok! Dağlarımda uyur, Muhsin.. Elbet, her daim Hakk’a teslim. Ümit bu ya, Bekleşiyorlar yiğit gardaşlar; Buruk,mahzun.. Şahidi; Işık Dağı.. Karatekin bucağına Aydos’tan indiği Kaybedip de bulduğumuz gibi.. -Belki de- “Geliyor, başkan Muhsin.. ..... Peygamber, Çiçeği MİLLET, Gülü… Vatan’ın yiğit evladı!.. Enginlerde rant savaşı.. İhanete eş, kalleşlikler Peşinde pusu. Engerekler, çakallar,, Kahpe planlara; Vakur, dimdik duruş Yalpalamadan gaye; hedefe varış Yarış?.. El kol bağlı, İmkan dar, ne kadar koşarsan koş.. Dava; büyük Yol; uzun, Ömür; kısa Sen; gönüllere konuş .... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü… .. Gardaş! Sorular içinde sorular çok Sorulara cevap, yok Söylerlerdi; Batı ayarlı kurmaylar(!) Yerin altını Dağın içini Denizin derinini Göklerin katlarını “gözleyen donanımız” var. Vicdan sahipleri, dağlar delen çığlıkta.. Bırakın, Milletin bağrındaki yangını soğutacak bir çift söz, Seda bile yok. Radarlar; suskun.. Taşkışla paşaları NATO cenirilları Milletin hissiyatına ters Her hayırlı harekete tepkili Resepsiyonlarda etkili İşleri dışında “tam” yetkili Yağ, gürle, es Lazım olunca dil yut, nefes kes Bu; sessizlikten öte, sağırlık? Nato’nun “our boys”ları! Atmışlardı, ölmeden “tabutluk” denen mezara Ne tesadüf? Radarlar, suskun. Pentegon patentli kirli planlar mı? Kime hizmet, neden, niçin.. Konacak yer için Batman’ı seçin İnemezseniz, turlar atıp paslar geçin Cirit atıyor Avaks’lar semalarımızda, Katiller(!,)operasyon mu... ? Korkarım; öyle değildir, manzara Zira.. Başlar, döndü, Yetkililer; şapşal.. An; perişan.. Zaman; isyanda.. Ajanslara aydınlık değil,”kaos” düşüyor, Hakikat; halden hale geçiş yaşıyor Hararetten kan beynine sıçramış, vatandaş; üşüyor İsyana ramak kalmış, İmdada ilahi sabır yetişiyor .... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü… Vatan’ın yiğit evladı… Beton “Tapulukta” nöbet tutanlar; “Uçan tabuttan”almak için yoldalar Sevenlerin peşinde.. Akla mı gelir? Tapuluklarda çekilen çile Sana kelepçe olanlar bile Koşsa da, gidemez! Değil ulaşmak, yön bulamaz.. Üstünü örtüyor; -kainat ayağa kalksa yapılamaz- Kristal kristal kar Duman duman kaplamış,sis O, taptıkları teknoloji, iflas! Devlet, çaresiz Millet, perişan Ve tek yürek Karıncalanmış dil,yorgun eller Cuma dualarında müşterek gönüller Üşümek ne? Dağlar buz kesiyor Gücünü millete zorlayan, imkânları elinde tutan o derin(!) devlet; dondu Gücünü devlete sebil eden İmkanlardan yoksun, engin imanlı millet;buldu.. Hüküm, kesilmiş, “Dualar gibi yükselip” Dinlenmek için Ruh, Çoktan asli yurduna varmış! “Zikre dalmış her şey” Ah o..Ümitlerimiz.. Fizik imkanlar, zorlanıyor.. “Ay yıldızlı” dağlar, saklıyor “ Tabiat ana”, tüm yolları bağlıyor .......... Peygamber, Çiçeği Millet, Gülü!… 28 Mart 2009, Dağlar saralı, tam üç gün oldu Batını, bilemeyiz Zahire bakarız elbet, Uzaklardan, Çoook uzaklardan haber mi var? Davet ediyor, sanki: ”Kekik kokulu koyaklardan aşarak”, “Güvercinler ülkesinden”, koşup Pencereme konan bir çift güvercin; “Aradığı çeşme başı”! O’nu dağlar gibi kar kandırmaz Fırat kenarında susuzluğa mahkum, “sevgi çiçeği”Hüseyin misali; gerçek pınara varmak, rahmet deryasından kana kana içmek için Bir tek “Bilen”in alim olduğu yere uçarak, -Dünya zulmünden - “Kurtulup” “Sonsuzluğun sahibi”ne teslim olan; Mis kokulu ”Peygamber Çiçeği” Milletin;umudu, Kızılelma’nın; bahadırı İla-i Kelimetullah’ın Alperen’i İnsanlar arasından bir Muhsin! Sonsuzluk yolcuları; “Uçmağa” gitti!… .... Birliğe, yolculukta: Vahdet’e ermek için.. “Toyumuz var, HOŞ GELDİNİZ.” Necati Çavdar-28 Mart 2009-Er Yaman 0000000000000000000000000000000000000 Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Mamak Zindanlarındaki tapuluktan şöyle sesleniyor: ÜŞÜYORUM Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum Gözlerim parke parke taş duvarlarda Açılıyor hayal pencerelerim Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum Kekik kokulu koyaklardan aşarak Güvercinler ülkesinde dolaşıyor Bir çeşme başı arıyorum Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp Mis gibi nane kokuları arasında Ruhumu dinlemek istiyorum Zikre dalmış her şey Güne gülümserken papatyalar Dualar gibi yükselir ümitlerim Güneşle kol kola kırlarda koşarak Siz peygamber çiçekleri toplarken Ben çeşme başında uzanmak istiyorum Huzur dolu içimde Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum Durun kapanmayın pencerelerim Güneşimi kapatmayın Beton çok soğuk, üşüyorum.. MUHSİN::: (Ve innallàhe lemeal-muhsinîn) “Hiç şüphe yok ki Allah-u Allah-u Teàlâ Hazretleri, muhsin kullarını severek, destekleyerek, onlarla beraberdir.” 74.125.77.132/search?q=cache:huNa_px4VMgJ:www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga08.html+Muhsin+ne+demek&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr ……….. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: (O takvâ sâhipleri ki); bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini yenenler, insanların kusurlarını bağışlayanlardır. Allah muhsinleri sever. (Âl-i İmrân sûresi: 134) Sana nasîhat şudur ki, dört huy ile huylan böylece muhsinler zümresinden (kısmından) olursun. 1) Genişlikte (zenginlikte) zekât, darlıkta sadaka ver. 2) Gazâb (öfke) zamânında gazâbını ve hırsını yen. 3) Başkasının aybını görünce, onu açmayıp, kapatmaya çalış. 4) Hizmetçiye, ehline (hanımına) evlâd ve akrabâya ihsân ederek onları hoş tut. (İmâm-ı Gazâlî) Kaynak: sozluk.ihya.org/dini-terimler/muhsin.html ............ Peygamber Çiçeği ; Sadece Ankara Gölbaşında yetiştiği söylense de K.Maraş Göksun ilçesi yakınlarında bol miktarda yayılım gösterir. Güzel kokulu ve çok estetik bir bitkidir. …………. www.tmresimler.com/img3153.htm |
SENİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ MUHSİN BAŞKAN............
PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER. SAYGILAR.
PAPATYA BAHÇESİ tarafından 3/31/2009 11:17:26 PM zamanında düzenlenmiştir.