Deli (lik) bu!
Kimse kırmızı dudakların hayranı olamaz,
Susuşlar en hıçkırıklısından ağladığı zaman. Susmak nedir diye sorulmadan infaz edilir dudaklar çoğu kez, Uçurumların kenarından. Ha sonra uçuruma düşmüyorsundur belki ama Susmak ta bir uçurum değil midir? En buda geçeceklerin irticalarına na müsait olan. Ancak çok konuştuğun zamanları ayıklarsın, Kendi başına kaldığında, Kendi başını karıştırırsın ya da kaşırsın, Yakalandığına az rastlanılmış en asalak susuşların, Saçlarının da en sessizinden susayan bitleri, Susmak ta kan kaybını taşıyan bir bit değil midir? Yorgun zamanın en akrepsiz durgunluğunda zehirlenmelerden, Çakmak taşlamalardan, Yelkovanın suratsızından ve en surat sızından bir ince tel, Ayıkladın mı zamana? Sesin kısıldı mı susarken? Susmak nedir serptin mi gidene gelene? Arkasından ya da cesurca önünden? Bil mukavele sustun mu hiç? En bitirim kelimelere. Karıncanın kararınca susuşların da sakladın mı? Cırcır böceği konuşmaları ceplerin de. Yasal olmayan aramalara yakalatma kaygısında, Bir öğrenci öğretmen heyecanına eğdin mi başınla beraber, En kalitelisinden teşhir edilen çığlık çığlığa bir susuş? Ha şimdi biriktirirsin kötü günlere bir düş, Bir cinayet işlersin yorgun infazların en yargısızından. Temelinde barınamayan adaletleri teskin edersin. Ama saklanmadı hiçbir delil gölgene bilesin… Geleceğin katili olmaktan yargılanmadı daha önceleri bir sus. Hazırlanmadı mahkeme önlerine bir daha sus. Böyle ört bas edilmedi daha önce sus acımasızca bencil olan sus. Ki şimdi kelimelerden kelepçeler yapmazdım bileklerime, Parmağıma yakıştırılmayan bir yüzük niyetine, Rotası notası belli olmayan bir gidiş tutuşturmazdı içimi en sessizinden, En karanlık çağlardan kalma bir hücreye. Çer ağlar yakılmazdı hiç olmasa, Son kez susmadan önce bir isteğim sorulsaydı eğer. Silmek ne kadar ucuz ve ne kadar değerliymiş meğer. Şimdi iyi günde ve kötü günde, Hastalıkta ve sağlıkta, Susan bir alyans var parmağımda ya da bileklerim de. Beni senden neden saklıyorlar bu akıl hastanesinde, Haberin var mı? Sonsuza kadar sana susa(ya)yım diye mi? Yoksa! Tek kişilik yastıkta düşlerimle kocayayım diye mi? Sana susmaktan çocuklarım oldu bak, Bunun adı bir bunun adı iki… Saymakla bitiremem en azı kendi tarihleri kadar sonsuz Ve sahibi kadar hatırı sayılır hatırlanır. Dinler misin beni deli ziyaretlerimde? Gelir misin? Bana gözlerini getirir misin? En deli yanlarıma sürer misin bakışlarını? Hayır hayır! Burada susmak diye bir şey yok, Burada herkes deli, Ben gibi, Konuşacak çok şey var burada, Ve susacak. Ki en çok burada susuyorum biliyor musun? Çünkü beni dinlemiyorlar, Bakıyorlar ama cevap vermiyorlar, Çiçekler, ağaçlar, yanlarına yaklaştığımda Korkup kaçan kuşlar, Sanırım onlarda biliyorlar en geveze susuşlarımdan deliliğimi, Sana olan deliliğimi! Ondan sana susmam! Gel ne olur! Aklıma mukayyet ol buralarda, Beni sussam da gözlerimden anla, Korkuyorum! Gel gözlerinden damla damla merhem sür aklıma… |
Konu güzel yakalanmış ama neden okuyucuya nefes almak için şans tanımadınız acaba...
Ahenkli ve duraklarda dinlenerek daha keyifli okumak isterdim.
Saygılar.