ÇANAKKALE ZAFERİ
Bin dokuz yüz on beşin on dokuz şubatında,
Kum kale, Seddülbahir top salvosu altında. İşte böyle başladı Çanakkale Harpleri, On sekiz mart, boğazı geçmekti hesapları. On yedi mart gecesi Nusret Mayın Gemisi, İmkansızı başardı, üstüne sarıp sisi. Döşedi mayınları boğazın sularına, Umutlar düğümlendi o gece hep yarına. Gün ışırken yeniden başladılar ateşe, Patladı beş on mayın, siperlerde pür neşe. İlk anda battı Buvet, sonra İrressistible, Osean, Saf dışı kaldı Coutois, İntexible, Suffren. Anladılar Boğaz’ı geçmeleri imkansız, Karadan saldırdılar amansız mı amansız. Zırhlılarla döverken Türk’ün siperlerini, Çıkardılar karaya zalim askerlerini. İbretli sahnelere mahal oldu bu savaş, Kıyameti andıran bir hal oldu bu savaş. Sen anlat Conkbayırı, o kahraman askeri, Arı burnu sen anlat, o emsalsiz zaferi. Boğaz’ın sularını kirletirken armada, Topların hedefiydi bir avuç yarımada. Ufuklar kararmıştı, ağlıyordu bulutlar, Çanakkale’ye kadar daralmıştı hudutlar. Yurduma göz dikmişti Anzak’ı, İngiliz’i, Amaçları sürmekti Anadolu’dan bizi. Ölüm kol geziyordu siperlerin ardında, Mağlûp olmak var mıydı Türk Eri’ne yurdunda. İmanlı sinelere çarpan mermi erirdi, Melekler yere iner, Hak’tan müjde verirdi. Topların namluları sanki lav kusuyordu, Böyle bir cehennemi söndürdü şanlı ordu. O amansız düşmanı yendi burada Mehmet’im Kanını sebil etti ana yurda Mehmet’im. İyi belle çocuğum; Çanakkale ne demek ? Nesillere hediye bu zafer ta haşre dek. İki yüz elli üç bin yiğit verdik toprağa, Benzersiz bir destanı armağan ettik çağa. Bin dokuz yüz on altı, ocağın ilk haftası, Kaçtı düşman, alnında mağlubiyet yaftası. İbrahim Sağır |