Beni Bana Sormuşsun / 3" Anlayana, anladığı kadar… " - Söylenecek her sözün “şah”ı bizdedir ama Yalnız bu kadarına yeter “ar”ımız bizim… - Ne diye sorarsınız, hangimiz neredeyiz Güneşin az ötesi uğrak yerimiz bizim. Kâh Nurhak yollarında, kâh Kızılderede’yiz Ardımızdan koşarak gelir gerimiz bizim. Bazen darağacını yurt bilmiş “Deniz” ile Bazen Şeyh Bedrettin’in bıraktığı iz ile Bazen “Enel Hak” denen aydınlık bir giz ile Yüzülmekten usanmaz, bıkmaz derimiz bizim. Hem karanlık gecenin şafağını özleyip Hem âlemin nurunu adım adım izleyip Hem sabahı bir yıldız ışığında gizleyip Sırrını aşikârdan saklar serimiz bizim. Kirletilmiş düşlerin siyah tülüyle değil Dostu düşman eyleyen namert gülüyle değil Bir Sivas yangınının suskun külüyle değil Nasırla temizlenir alın terimiz bizim. Terk edilmiş bir kente son defa giren gibi Görmeyen bakışların sırrını gören gibi Güneşe son kez gülen gencecik “Eren” gibi Dimdik durup göç eder yiğitlerimiz bizim. Ahımız yok, eyvahı bilenler söylesinler Her gözden “ah-ı eyvah” silenler söylesinler Ardımızı dönmüşken gülenler söylesinler Hangi suyla yıkanır kutsal kirimiz bizim. Aynalar kırılırken gördüğünüz an için Ateş küle dönerken tüten son duman için İsmine hayat denen en büyük yalan için Ruhunuza “Fatiha” okur dirimiz bizim. Kuşatılmış günlerin göç zamanı gelince Karanlıklar sızarken sabaha ince ince İlk nefesin ardından, son nefesten az önce Nasılsa karşınıza çıkar birimiz bizim. 25.02.2009 Beylikdüzü |