AŞK VE HÜZÜN
Uyku tatlı bir gülümseyiş olup
Girince gecenin soğuk kalbine Karabasanlar en acımasız ordularıyla Mutluluğun tatlı gülümseyişini boğmaya geldiler… Hüznün öfkeli gözlerinden Gizleyemediğim için içimdeki yaşama duygumu Yüzüme kahır tokadıyla vurdular… Bitmek bilmez öyküleri hüznün İçimde asırlardır kavgaya tutuşmuş aşkla Arada kalmış bir zavallıydı aklım Hırpalandı,ezildi Sonra atıldı bir kenara yok sayılarak Oysa ben düşmanlarımın bile çektiği acıya katlanamıyordum Ruhumu saran bu şefkat yağmurundan Kaçıramadım diye ezik duygularımı Gri bulutların kustuğu siyahi bir heyelanın altında kaldım… Taşlaşmıştı en derin duygulara sahip sanatçıların sanatı İçimdeki heykeltıraş ruhumu kontrol altına alan bir şiir tarafından katledilince Yıkıldı üst üste içimdeki mabetleri dolduran putlar Ben en küçüğünün altında kalıverdim Seslendim herhangi birine Ağladım içim ezilince… Bir zaman sonra dünyamı ateşlere tutan öfkeye sebep Bana gök olamadığı için küstüm aşka!!! Aşkın umursamaz yüzüne bin kez kahroldum Kimsenin umurunda değildi gözyaşlarım Ya da bilmiyordu hiç kimse… Oh olsun onca serseri içine kapanmalarımın Beni bir gün yok edeceği belliydi ötekileşen benin Oysa; Sanırdım eşi yoktu en ince duygularımı kavuran hayalin Bu herhangi biri tarafından fark edilince Kayboldu onca yoğun anlamı Kurak bir iklimin rengini gözlerinde taşıyan basit cümlelerim kaldı dudaklarımda Bu saatten sonra sıradan bir aşkı yaşamak ne zordu… Kalbi Leyla sı tarafından kırılmış bir Mecnun’nun Yaşamasına ne gerek vardı Hayatın zakkum tadını almıştı işte Ve böylece bir daha asla Hiçbir şeyin tadını alamayacaktı Bundan sonrası elemdi işte Oysa bu elem olmasın diye Kaç şair ölmeye hazırdı Ne münasebet Leyla bir vefasızdı..! İnleyip duran mısralar aşkına Bir damla acıda eriyen bu adamın Gürültülü bağırışlarını duyan kalmadı mı Koca bir ıssızlık mıdır? kaderin düştüğü bu yer!!… Ve eylül Kaçış yok; Bu ay da acımasız bir sonbahar var!!! Gök gürlüyor Bulutların gözlerindeki bu kızıllıkta Bizler için gazap var eyvahlar olsun Şairin yüreğindeki bu ağrılı sızıdan önce Hiç sanatsal olmayacak ancak bu gazap öldürecek şairi Kırıp döken bu aşk için Bu şekilde ölmeye değer miydi? Onca saçmalığı başıma saran bu azap, Yazıklar olsun ki susmayacak! Ben hüzün evinin külkedisi miyim Heyhatlar olsun yeter olsun Çok mu şey istiyorum Bıraksın diye bu aşk yakamı Yakalanmadan kızgın hüzne Sadece ölmek istiyorum…! MUHACİR DÜŞ-19 EYLÜL 2008 |
Şiirin canlı ve güzelliği; okuyan insana huzur ve tat vermekte…
Şiir kötülükleri iyiliğe çeviren tek güçtür…
.......................................... Saygı ve selamlar..