KURŞUNDAN DAHA AĞIR KATİL KAR TANELERİ
…kardan kefen kuşanan on güzele rahmetle…
Ölüm yumağı oldu dağda kar taneleri Yıkıp viran eyledi güzelim haneleri Zigana eteğinde zaman bir anlık durdu Dağlar canavarlaştı kudurdukça kudurdu On çift göz için artık gün doğmadı bir daha Hüzünle doğdu güneş karanlık bir sabaha Dağların eteğinde ölüm yağdırdı gökler Hüzün sağanağında parçalandı yürekler Her zaman gibi ateş düştüğü yeri yaktı Zigana göklerinden on parlak yıldız aktı Esti bir deli rüzgâr zayi oldu emekler Yollarda kalan gözler vuslat gününü bekler Zigana’da düştüler ölüm denen pusuya Tabiatın koynunda daldılar son uykuya Âh Davut, Dursun, Erhan; hangisine yanayım? Bu dünya gurbetinde bugün dünden fenayım Umudun dağlarına salkım salkım yağdı kar Bu gönül yaylasına ne zaman gelir bahar? Zigana Dağları’nda bir yanı siyah karın Esamisi okunmaz yüreğimde baharın Katil kar taneleri perde oldu güneşe Busesini değdirdi barut kızgın ateşe Son uykusuna yatmış kefeni kardan canlar!... Yüreği yananları yüreği yanan anlar Sakin bir Pazar günü ölüm kustu Zigana Ak vadinin kuytusu mezar oldu on cana Musallada ölüler dizildi sıra sıra Ne zaman sağalacak derinleşen bu yara? Zigana üzerine karaları bağlasın Beyaz şehitlerine gece gündüz ağlasın M.NİHAT MALKOÇ |
Bu gönül yaylasına ne zaman gelir bahar?
HARİKA
HARİKA
HARİKA