Şüpheniz mi Var?
İnen vahye canı sıkıldı,
Derin derin düşünmeye daldı. Ve dedi ki: Hele sabah olsunda, Dilimle O’na bulaşayım. Ağızdan ağıza yayılsın sözlerim. Dahada ileri giderek dedi ki: Mekke’yi silkeler ayağa kaldırırım. Ne musibet başıma gelecelse gelsin. İsterse gökler parça parça başıma insin. Bu inatçı, İblisin mesleğini, Farklı tarzda omuzuna aldı. O kudurunca, Şirke batan müşrikler durur mu? Dediler ki: - Bu kadar mahlukat, - inandığınız Allah’ın mıdır? - Şüpheniz mi var? - Ama nasıl olur? - Süslü üçyüz atmışbeş putumuz var. - Hiç birinin,yer yüzünde, - Bir dirhem mülkü yok. Ne tuhaftır ki, Bu Bakan körler, Kur’an’ın güzelliği karşısında. Hayret ve terettürler içinde kaldılar. Hâk ve hakikat karşısında, Şaşkınlıklar korkular niye? Ey! Dünya sevgisine, Sarılmış ruhlar. Bir gün sizleri, Elem verici bir ayrılık, Sonsuz bir hicran, Gözleri, yuvalarından kaydıran, Büyük sıkıntı, yakalar çarpar. Ölüm korkusundan, Ayaklar, birbirine dolaştığı zaman, Tam ayrılıktır, sevgi dünyasından. Ey! Nefesi tıkanan, Ey! ölmek üzere olan insan. Bunlar acı ama gerçek. Hala, Dikilmiş putlara koşmak, Size fayda mı verecek? Yazıklar olsun o insana, Halkına zülmeder. Yazıklar olsun o insana, Kalbinde sahte ilahlar, taşır. Yazıklar olsun o insana. Hüsrana yuvarlanır. Nankör insan İblisi sollar. Ne olacaksa olsun, Haydi çağırın, Gelsin o dellallarınız. Şu göklerin çatısı altında, Nereye sineceksiniz, Nereye kaçaçaksınız? Battı gitti nice mağrurlar. Yerde ve gökte ne varsa Yüce kudretin önünde Kulluğa mahkum. İstanbul / 2001 Ali Kılıç Kakiz |