ANNE DUASINA
ah anne
yine bir sonbahar günü saatim gece yarısını çoktan geçti sensizliğin tam orta yerinde sevgisizliğin sara nöbetlerinde zifir dökmüş geceler pusuda buram buram hasretin kırk büklüm ederken sıcak şefkatine namzet kalorifer peteklerine yaslanıyorum saat üç oldu anne kaloriferlerde soğuyor şu koskoca binada çelik ranzalar ve duvarlarla çevrili büyük adamlığın tutsaklığında hayat koca bir dağ gibi duruyor. bu günlere mi gebeydi zaman anne devran tutsaklığa mı dönecekti ya çocukluğum anne dağ bayır türküler söylerken pervasızca tokadından bile şefkati yudumlarken devran tutsaklığa mı dönecekti ya çocukluğum anne ya o saflığım sen mi yanıldım yada hayat sandığından daha mı acımasız kin tutma oğul diyorsun en büyük nasihatin bu oluyor söyle anne kaderin tokadı peşi sıra inerken insanlar gözleriyle hayata kusarken ya yürekler anne yürekler taşa galebe çalarken hangi birine kin tutmayım hangi birine ve duaların anne hayatın sarkacında son adımın tam durma noktasında gaddarlığın köşe başında ve ihanetin kapı eşiğinde vurulmaya hazır yumruk sıkılı beklerken yani taşlı yollarda ciğerparen tökezlerken duaların tuttu beni anne duaların yeniden yola doğrulttu işte şimdi anne /hayatın karşımda dağ gibi durduğu büyük adamlık tutsaklığından yeniden yola doğrulmaya hazırlanırken/ sıcak şefkatin sarsın beni aman vermez dar boğazlardan geçerken ab-ı hayat misali damla damla yudumladığım kâbuslarla uyandığımda hayal-i hatır edip kopmaz bir kulp niyetine sıkı sıkıya tutunduğum dualarına anne içten niyazlarına muhtacım esirgeme dualarını ciğer parenden canım annem, canım annem… |