YARININ DOĞUMUŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Materyalist bir şehirde bir gece anatomisi – deneme - Sakin ve emin adımlarla kavradı sessizlik şehri, Sokak sokak dolaşıp girdi koynuna gecenin Soğuktu beton duvarlar,anlamı yoktu hiçbir hecenin “püf” dedi rüzgâr, gözleri yaşlıydı, Teker teker söndürdü ışıkları. Saatler gece yarısı Zaman yarına gebe artık… Kediler çöpleri döktüler, Naraları ayyuka çıktı. Sokak lambalarının gedikli kiracıları, Tek cüretkâr onlardı zamana karşı, Ve bir de aşksız gecelerin insanları… Duyulmada sokaktan sokağa isyankâr haykırışları, Zaman sancılıdır artık… Kıvrıldı sessizlik yeniden, Sızdı duvarlar arasına. Gün ağarmadaydı bulutlar ardında. Islak sokakların yolcuları vardı tek tük Gözlerinde aşksızlığın ağırlığıyla yürüyen... Çocuk ağlamaları duyuldu uzak yakın evlerden, İniltiler,iç çekmeler izbe köşelerden, Soba çıtırtıları,kapı gıcırtıları,küfürler… derken, Sessizlik sindi, büzüldü ve sustu inceden… sessizlik sustu... Şehrin donuk yüzlü insanları, Gördüler ki güneş yine puslu. Saatler yarına karşı, Zaman artık yarını doğurmuştu… |
Asil bir anne-babanın kadir kıymet bilmez evlatlarının elinde heder olması gibi bir durum var aslında bu günkü Istanbulda. Şair iyi seçmeler yapmış tablonun bütünü içinden. Gün doğunca başlayacak büyük gürültü kıyametinin
ipuçlarını toplamış gecenin son ucundan. Tebrikler Şairim.