İŞGAL ALTINDA AŞK ( 1 )Gözlerini çakmak çakmak yağdırıyordu ufuktan Dudakları ise cehennem ateşiyle cilveleşiyordu durmadan Bir yangın bombası fırlatmışcasınaydı bana ta oralardan Emanete terk etmiş gibi oluyordu kendisini aklım Kendime geri zor dönüyordum Kurtulamıyordum onun dünyasından Öldürmeleri de ruhumu dinlendiriyordu sanki garip olan… === Kalbimin yaralarıyla meşgulken harıl harıl aklım Ve hala durabildiğime göre bedenim ayakta Meğerse bir anıt ağaç kadar ona dayanıklıymışım Lakin gün yirmi dört saat onun beni öldürmesine rağmen İçten yaralı ama dıştan yine de sapa sağlamım Dayanlığı olduğum için bu denli yeşil acılarına Belki de onun işgalinden kurtulmak razı değil gizli maksadım… === Alev saçarken kızıl uzaklardan sürekli bana O al etli aşk savurganı dudaklarıyla Daha uzak ediyor erişilmezliğini bana Kendisine olan arzuma mahkumluğum Binlercesi kat artıyor Arttıkça da düşlerim ayaklanıyor… === Düşlerim arttıkça da, Bir düş beni benden alıp cehenneme atıyor Neyse ki o al etli dudaklar karar değiştiriyor Bir an da benim düşlere karşı savurgan oluyor Ve düş de olsa ben, Nihayet o al etli dudakları tadıyor !.. === İşgal altındaydı yüreğim belli ki işte Yalpalıyordu bakışlarım onun düş gezegeninde. Bir yandan da boğulmamaya çabalıyordum yeşil denizin de Son bir ufuk daha vardı az öte de Kül rengi bulutların gizeminin arkasında bir yerler de Tabi ki de onun gözleri en ön de Ve sonra da tümden o ihtişamlı kendisi oluveriyor git gide... === Dağınık saçları, küçük kulakları, çizgisiz bir alın, yani her şeyi pürüzsüz Omuzun da kolye gibi zarif bir boyun ve gamzeli bir yüz Duygularımın bahçesinde yeşerdikçe yeşeren Bu capcanlı cennet ruhun her bir şeyi özürsüz Girip çıkıyor cinnet cinnet yüreğime Çoğu kez gönüllü vede çoğu kez gönülsüz Ama yine de ben hep ölümlü O hep ölümsüz !... === Mevzilenmişti gözleri hep aynı yer de Bendim hedefinde ki delik deşik yürekli de Onun işgali altındaydım ölümüne Gözleri, dudakları, alnı, yanakları, Boyun ve bir de o gamzeli çene Tam kadro saldırıyorlardı öldüresiye Ahtapotun vantuzlu kolları gibi zavallı yüreğime !... === Soğuk bir küle dönmüştüm o kez ben ancak Hani artık o derece yanıp işi bitmiş Ve birazdan rüzgar da savrulup yok olacak Ama ruhum yaşıyordu Ruhum, içi dışı aşk doluydu onun için dal budak Ne var ki onsuz hayatım hala allak bullak !... === Denizden dalga dalga, Başka bir ölümümün kahkahaları yayılmaya başlamıştı etrafa Martı çığlıkları koşuşturuyorlardı tam gaz yangınlarıma Bir cankurtaranı gibi çığlıklar ata ata Gidiyorlardı bana işgalin konuşulduğu ufuklara Aracılık yapıyorlardı galiba ? Barış rengi giyinik martılar iki aşk arasın da… === Düşlemek dahi istemiyordum ona karşı Ben bir zafer hazzı Düşünmesine izin vermiyordum mantığıma da bu hakkı Zaten dinmiyordu ve beni de asla dinlemiyordu Yüreğimin onu sevme inadı Ona göre çünkü Geçen her saat, her dakika, her saniye aşk zamanı… === Belki tuhaftır ama onun Bana karşı olan soğuk halleri Söndüreceği yer de parlatıyordu içimde ki ateşi ! Çözemiyordum yeşil gözlerinin o büyülü dokusunu Çözemiyordum ben oların sırrını doğrusu Bazen sönen bir ateşi istediğin de alevlendiriyor İstediğinde ise söndürebiliyordu Ama ben hep yanıyordu !... === Dolup dolup ama boşalmıyor kalıyordu içim de o hep Sanki onun yangın deposu gibiydi içim lebalep ! Ruhum, verdiği acılara alışmaktan belki de korkuyordu Acılarına alışmak bana hayatı anlamsızlaştırıyordu daha doğrusu Yani başka bir çeşit mutsuzluk gibiydi onsuzluğa alışmanın sonu… === Onun acısı bile bazı açıdan yaşamayı anlamlaştırıyordu Monotonluğu infilak ettiriyordu ! Ve ben de ki gizli ben aşk acısının dinmesini istemiyordu Hiç anlamsız yaşamaktansa Hayat öyle devam edip gitsin bari diyordu Ruhunu çoşturan yeşil işgal altın da yaşama arzusu Hiç bitsin istemiyordu… X ============== ============== İ.Hakkı Gürcanok İST. ŞİLE / Ağva... ============== |