En Azından I
en azından hala yaşıyorum,
adım da atabiliyorum kimsesiz, henüz felçte deǧilim, koltuk deǧneklerine de gerek duymuyorum şimdilik korkmuyorumda geleceklerden, kadere inat, içimdeki sevdamdan sadece seni düşünüyorum çoǧunlukla, ölmeden önce son bir kez benim sevdiǧim şekilde yüzünü görmek için bir otelin locasında oturuyorum bir kadeh greenfield içiyorum en pahalısından, acaibime gidiyor sürekli resmi olmak burada çok güzel bir otel burası, tam şehirin ortasında sadece yayalar gidebiliyorlar bu caddelerden hanımların ayakkabı sesleri geliyor, henüz vakitte erken sonra bir Türk hanımla tanışıyorum, o da bana „oǧlum sürekli ne yazıyorsun sen, bir kaç gündür seni takip ediyorum, başka işin yok mu? Senin“ diye soruyor. ben de cevaplıyorum, abla yap bir Türk Kahvesi diyorum; konuşuruz arkasından diyerek valizimden cezvemi ve kahve paketimi çıkardıǧımda affallıyor gerçekten bu abla… en azından yaşıyorum bü günde saǧlıcakla geziyorum hiç görmediǧim sokaklarda, „keşke diyorum“ aǧlamaklı bir ifadeyle sessiz şarkılar mırıldanarak uykusuz gecelerde… yüreǧin yüreǧimin yanında olsaydı diye hiç kimsenin bilmediǧi şarkıları söyleyerek, hiç üşümeyen ellerim sıcacık, özlemlerim ve uykusuzluǧumla… bıraktıǧımız yerden başlamak üzere sana gliyorum kendi içimde, masayı hazırlamak için, ama bu kez bir farklılıkla koyalım ortaya kalblerimizi sana geliyorum kalan sevdalarımı sunmaǧa, yaşayamadıklarımızı yaşamak için en azından bir daha hiç ayrılmamacasına elimde yine bir buket çiçek arguvanlardan uykulu gözelerini açmaǧa… diyorum ya, ben uzaklardayım, yaraladın yüreǧimi, .................................................. en azından ölüme bir kaç saat kala, bitsin diyorum şimdi şu son fıkra, ve bu arada kahveleri getiriyor bu abla Hasan Hüseyin Arslan, Bensheim – Park Hotel, 13/14.01.2009, gece saat 00:12‘de |