(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
AY IŞIĞI SONATI şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AY IŞIĞI SONATI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Muhteşem bir anlatım, sade ancak oldukça etkili bir dil… Muhteşem bir kurgu ve akıcılıkla yaratıcılığın bilgiyle harmanlanışıyla oluşturulan inci tanesi dizeler…
Her sözcükte, her dizede -eriye eriye - yeniden, yeniden vücuda geliş ve aşk' ın aslında tam da bu olduğunun dillendirilişi...
Ah... Bir de o pekiştirici nidâlar yok mu? "Vallahi, billahi, yemin ederim ki..." gibi. İşte bu ifadeler şiirdeki anlamı ve anlatımı daha da güçlendirerek sürüklüyor okuru finale değin toz duman içinde.
Bu dizeleri okuyup da dizelerdeki o büyülü ve bir o kadar da gerçekleşme olasılığı yüksek beşeri duyguların inandırıcı atmosferine kapılmamak mümkün mü?
Şiir, serbest vezinle yazılmış ancak her sözcüğü, her dizesi özenle seçilerek konumlandırılmış; bu nedenle de anlam, dil ve akıcılık -şiirin uzunluğuna rağmen- okuru sıkmadan ve büyük bir heyecan içinde sürüklemeyi başarmış. İç içe geçmiş tensel ve tinsel duyuların ritmik sesi… Çağıl çağıl akan bir ırmağın , sadece iç sesimizle duyumsayabileceğimiz büyüsü var her bir dizede. Giriş, gelişme ve final dizeleri büyük bir emek, özen, bilgi ve beceriyle seçiciliğin göstergesi. Kısacası, rast gele ve karga burga değil; bilinçli, bilgili ve aşk ile kaleme alınmış bir beyin ve yürek fırtınasının sonucu GERÇEKÇİ ve SOYLU dizeler!
Sevgili Rengin ALACAATLI, kendi özgün çizgisini, şiir dilini, kimliği büyük bir sabır ve emek sonucu oluşturmuş; bu çizgide ödünsüz ve dirayetle yürüyen ve yarının şiirine imzasını atan çok özel ve saygın bir kalem.
Entellektüel birikimiyle her geçen gün daha da güçlenen derinlikli, asil ve özgür kalem Rengin Hanım' la birlikte; bu değerli dizeleri gün ışığına çıkarak farkındalık yaratan ve daha geniş okur kitlesiyle buluşturan "antoloji.com" un Saygıdeğer Seçki Kurulu' nu kutluyorum!
Billahi denilmese bile inanmakta güçlük çekmeyecektik biz; anıt gibi bir “billahi” idi o. Kendinden daha yalnızsa insan, ya çoğuldur, ya yoktur, neyse ki gece gündüz karışımından sonatın giriş bölümüne çağrılmış mutluluğun somuta dönüşmüş demi gelmek üzere. Şimdilik kulak ver aş ışığına. Gözlerini yumabilirsin. Yaz ayazında göldeyseniz gözlerinizle duyar, kulaklarınızla dört artı bir sonatın hiç bir zaman tırmalamayan sözlerini ve seslerini algılayabilirsiniz. Ay konuşmaları gerekmeden, ışığının sonatında. Gör, oku, dinle.
Hallaç ipine dolanan pamuk kıvamındadır viyolonsel telinde dizeler, uslandırılmıştır, lirik dansı da ay ışığına şölendir. Mavi dem gelene dek dil suskun, kutsanan koku da yok.. Dil suskun ya, sonattan ilham alır minarenin şerefesindeki ses çıkaran şimdilik viyola. Koyu yalnızlık rutinliğini kımıldatan, ağlatan, hem de nasıl.
Viyolonselin bas tellerinden sızmaya başladı; ilk anda pek hissedilmeyen sonra Ravel’in Bolerosu ritminde artan dip notalar, koku notaları gibi. Sözler namlu ucunda. Hedef insanın kendisi. Yaşamın içinde ölmek. Yaşamın kokusunu duyarak. Sonat ikinci bölüm güneşle erince kavuşurken. Mavi dem koyulaşıyor. Bilindik ölümler iptal.
Birden bu sonatın onur konuğu görünür usulca, mevsimin dingin kristallerinde, dokunaklı, terbiye edilmiş hüznüyle usulca. Sonra kastanyeti ispanyol çalgısıyla, o ünlü topuk takırtılı flemenko dansı.
“ellerinde kastanyeti başka bir köşe başında gece saçlı bir İspanyol dilber kulağına sıkıştırdığı gülün sevdasıyla eteklerini savuruyordu aşka flemenkonun topuk tıkırtılarında ritim tuttuk yüreğimizle sokulurken birbirimize bu tutkulu kırmızı dansa”
Dizelerinin deminden sonra anlaşılan bir “şey” daha var. Ölesiye sevmenin hükmü yoktur, ölünce anlaşılır sevginin değeri ve bu hep böyledir.
Derdim gibiydi, benim ve bizim gibiydi: “çingene kadından aldığın bir demet en maviyi avuçlarıma bırakırken
gerçektin bana yapay zekaların sıradanlığından çok öte
bekle, ay ışığını bekle sevgilim daha erken teslim oluyordum naif dokunuşuna ellerinin patika yolun göğsüne sokuldukça tepedeki kulübenin ışıklarıyla dudakların değdi kutup yıldızını arayan bakışlarıma
anın büyüsüyle fısıldıyordun tüm evrene iki yana açıp kollarını “ezberlemiş olacak bütün denizler, teknedeki ismimizi yan yana pusula bu sevdayı gösteriyor, kuzey yıldızına aldırma” o şiir cancağızım, o şiirdi yüreğimiz, en çok o…”
Kontrbas köşede hışımla bekliyordu. Başla!
yemin ederim ki ay ışığı yansıtıyordu pencereden tenimize sedefi güz yaprakları rengindeydi gece yatağa bahar serili bedenlerimizde oynaştıkça alaca hayaller keşfe çıktı gizli mabetlerimizi süvariler yudumluyorduk mahzendeki ateşi yürekte zincirkıran bir sevda bestesi her bir sevişme ibadet gibi ilk sonatımızdır her biri başım döner ya sarhoşluğum en çok ondandır en çok ondan sevgilim neden diye gözlerime sorma sebepsizdir titreyişim ay ışığı soyunurken masumdur denizim
Son. Sonat bitti. Kulaklar çınlıyor. Ay ışığına soyunuyor. Deniz sonatla yıkandı.
Hanımefendi HARİKA bir şiirdi. Daha önce de okudum ama yeniden okumak da aynı tadı verdi. Kutlarım ALKIŞLARLA gönülden.
…/ Son nefesim olsun ki onca kahırlı gecelerden çıkıp da bir dem mavinin alacasında tek sen varsın ya; denizin dibine vurup sarhoş olsam hatta hiç ayılmasam ay tepeden gelir mi dersin sonatıma? En çok o ışık cancağızım, gözlerimde en çok o var hala…
Muhteşem bir anlatım, sade ancak oldukça etkili bir dil… Muhteşem bir kurgu ve akıcılıkla yaratıcılığın bilgiyle harmanlanışıyla oluşturulan inci tanesi dizeler…
Her sözcükte, her dizede -eriye eriye - yeniden, yeniden vücuda geliş ve aşk' ın aslında tam da bu olduğunun dillendirilişi...
Ah... Bir de o pekiştirici nidâlar yok mu? "Vallahi, billahi, yemin ederim ki..." gibi. İşte bu ifadeler şiirdeki anlamı ve anlatımı daha da güçlendirerek sürüklüyor okuru finale değin toz duman içinde.
Bu dizeleri okuyup da dizelerdeki o büyülü ve bir o kadar da gerçekleşme olasılığı yüksek beşeri duyguların inandırıcı atmosferine kapılmamak mümkün mü?
Şiir, serbest vezinle yazılmış ancak her sözcüğü, her dizesi özenle seçilerek konumlandırılmış; bu nedenle de anlam, dil ve akıcılık -şiirin uzunluğuna rağmen- okuru sıkmadan ve büyük bir heyecan içinde sürüklemeyi başarmış.
İç içe geçmiş tensel ve tinsel duyuların ritmik sesi…
Çağıl çağıl akan bir ırmağın , sadece iç sesimizle duyumsayabileceğimiz büyüsü var her bir dizede.
Giriş, gelişme ve final dizeleri büyük bir emek, özen, bilgi ve beceriyle seçiciliğin göstergesi.
Kısacası, rast gele ve karga burga değil; bilinçli, bilgili ve aşk ile kaleme alınmış bir beyin ve yürek fırtınasının sonucu GERÇEKÇİ ve SOYLU dizeler!
Sevgili Rengin ALACAATLI, kendi özgün çizgisini, şiir dilini, kimliği büyük bir sabır ve emek sonucu oluşturmuş; bu çizgide ödünsüz ve dirayetle yürüyen ve yarının şiirine imzasını atan çok özel ve saygın bir kalem.
Entellektüel birikimiyle her geçen gün daha da güçlenen derinlikli, asil ve özgür kalem Rengin Hanım' la birlikte; bu değerli dizeleri gün ışığına çıkarak farkındalık yaratan ve daha geniş okur kitlesiyle buluşturan "antoloji.com" un Saygıdeğer Seçki Kurulu' nu kutluyorum!
Her daim Sevgi, Saygı ve Dostlukla...