ReSmİnİ YüReĞiMe…Son zamanlarda yapıp ta beceremediklerimden biri de sigara içmek…laf olsun diye içtiğim sigaranın külünü sürekli düşürüyorum.Gözlerimi kısıp çektiğim sigaranın dumanı gözlerimi,tadı dilimi yakıyor.Alışık olmadığım bu tadı defalarca deniyorum.Bir yenisini diğeriyle yakarak…hala ne tat olduğunu algılayamadan hatta parmaklarımdaki sigaranın sıcaklığını parmaklarımda duyumsayana,yanan filtrenin kokusunu alana dek.Arada şarabımı da yudumluyorum.Ne kadar içtiğimin ayrımında bile değilim.Oysa bir iki kadehten sonra sarhoş olurum sanıyordum.Gözüm sigarama takılıyor sevgili…Dudaklarıma götürüyorum yeniden.Bir soluk… bir soluk daha. Sigaramın ateşi her solukta ateşlenip külleniyor, filtreye biraz daha yaklaşıyor. Yaşamım…yaşamımız da,sigara gibi tükenmiyor mu? Her keyifle yada hüzünle çekişimizde sona biraz daha yaklaşıyoruz diye düşünüyorum. Yudumlamayı unuttuğum şarabımdan bir yudum daha alıyorum. Isınmış…tadı sanki biraz değişmiş.Kadehi geri bırakıyorum. Yapılan her şeyden zevk,tat alınırsa güzel değil mi? Yalnızlığı derinden duyumsadığım bu gecede sevgine öyle çok gereksinim duyuyorum ki sevgili! Yoksa hak etmiyor muyum? Seni özlüyorum, gülümsemeni……. Aynanın önüne tüm geçmişimi sığdırmak istercesine eski fotoğrafları dağıtıyorum. Çoğu renksiz siyah-beyaz,gözlerimde. Yaşamımın bir dönemi gibi….Düşünüyorum da. Yıllar atlı olmuş, ben şimdi yayayım.Hızla geçen zamana ulaşamıyorum, Senin kolayca ertelediğin zamana… Özlediğimde baktığım,özenle sakladığım resmini çıkarıp elime alıyorum. Duygularım öylesine yoğun ki…o fotoğrafı çektiğim geceyi, hatta anını aynı tazeliğinde yaşıyorum, gözlerim hüzünle ıslanıyor… Her zamanki gibi coşkuyla bir şeyler anlatıyorsun yine yanındakilere…Bakışların bende değil.Bir süre seni izliyorum.Konuşurken ellerini…gözlüklerinin ardına gizlediğin bakışlarını…Bilmem anımsıyor musun o geceyi? Ne çok istemiştim ne çok…seni görmeyi, seninle olmayı senin olmayı …ne çok! Israrla. Sen de istemiştin aslında beni… Ben bir süre masada yok gibi…YANINDA AMA YALNIZDIM. Gecenin serinliği ve karanlığı sarmıştı beni. Demir atmış tekneleri… Karşıyaka’dan uzanan, adeta bana kollarını açan ışıkları izliyordum. Dans ediyordu denize süzülen ışıklar,yakamozlar… Ve müziği dinliyordum. Yitirilen yıllardı inleyen kemanın tellerinde Alışılmış nağmeleri sensizlik… Şarabın buruk tadı damaklarımda, Titrek ışıklarında yakamozların Ben de Dans ediyor… Dans ediyordum kollarında Soluğum kesilircesine… Düşlerimde. Bilmiyorum geçen süreyi…YANINDA AMA YALNIZ OLMAK asırlar gibi gelmişti bana. Sanki dikkatini çekmek ister gibi çekmiştim o resmi Sevdiğim…Yokluğunda yanımda olacaktın… Şimdi aynanın önündeyim, Şimdi ellerimde gecenin tanığı resmin. Bir tutam saç düşmüş alnına Düzeltiyorum Ve, Dudaklarıma götürüp Özlemle öpüyorum / Sevdiğim… Yanan sigaranın genzime kaçan dumanıyla öksürüyorum. Öksürdükçe, bu sevgide verdiğim mücadeleyi anımsıyorum. Didinip-durduğum, incinip-kırıldığım, hüzünlere dalıp ağladığım, sevinçlere kapılıp seninle güldüğüm günleri…uğradığım bir dizi haksızlıkları…Yalnızlığımı, yalnızlığımda tek duyumsadığım, yanaklarımdan süzülen göz yaşlarımın sıcaklığını… Şimdi olduğu gibi…Kirpik uçlarımdan dökülüyor hüzünler. Gözlerim artık seçemez oldu resimleri, Odam karardı, kalan son mumun ölgün ışığında eşyalar üzerime ,üzerime gelircesine sorguluyorlar beni. Artık sorgulanmaktan, sorgusuz yargılanmaktan bıktım...bıktım. Kül tabağındaki sigaranın tükendiğini, son dumanların cılız, cılız tüttüğünü görüyorum. Elimi pakete uzatıyorum yeniden ve son sigarayı da alıp sönmeye yüz tutmuş sigaranın kalan közüyle güçlükle yakıyorum. Gözüm saate ilişiyor. Akrep de yelkovan da koşmaktan yorulmuşçasına susmuş.Sonra kolundaki saatten zamanı öğrenmeye çalışıyorum. Sanki sen o resimde değil de yanımdaymışsın gibi…Bileğinden tutuyor çeviriyorum saati. Zaman direniyor, Göstermiyor vakti. Elim hala bileğinde, sıcaklığını duyumsuyor parmaklarım… / Sevdiğim, Kül tabağında arka arkaya söndürdüğüm sigaralar biten yaşamı anımsatıyorlar bana. Parmaklarımla yeniden dokunuyorum sana. Aradığını bulamayan gözlerim, elimdeki kadehe dalıp ,dalıp gidiyor şimdi…Biriken tüm özlemlerim, gözlerimde yoğunlaşıp, kadehe sığmak istercesine boşalıyor.Sığmıyor. Tıpkı “Gittiğin” o gece gibi…..sığmıyor. Sessizliğin ortasında sesi, karanlıkta ışığı arıyorum nedense. Sanki karanlık çöktükçe kendi içimde kaybolacağım…Sanki sessizlikte fotoğrafın dili çözülecek de o geceden söz edeceğim seninle. Mutlu-mutsuz geçen zamandan Hep bir başka zamana ertelediğin yıllardan… Elimi sigara paketine uzatıyorum ayrımsamadan. Oysa son sigarayı da az önce içmemiş miydim Sevgili? …Ne çabuk unuttum. Paketi avucumun içinde buruşturup,öfkeyle fırlatıyorum yere. Keşke bir paket daha olsaydı…belki o paketi de bitirirdim. Kül tabağındaki izmaritlere bakıyorum. Hepsini filtrelerine kadar içmişim.Kül tabağında yalnızca küller… Elimi uzatıp,önünde duran paketten bir sigara almak istiyorum. Pakete uzanır gibi ya elin, resimde… Sanki istemimi anlamışsın da, Bir sigara yakıp dudaklarında, Dudaklarıma uzatmanı bekliyorum. Ne olur anla Sevgili…anla! Gerçek değil biliyorum. Umarsızım. Yaşaran gözlerim yaşama açılan çeşmem sanki. Aktıkça akacak…İçimde dinmek bilmeyen, yabansı istemin susuzluğunu duyumsuyorum hep. Ve her şeyi unutup, ardımda bıraktıklarımı yeniden yaşamak…yeniden yaşamak istiyorum. Peki olası mı? Bilmiyorum inan ki. Kim yalnız yaşamımdaki renklerin, kim mutlulukla-mutsuzluğu yasadığımın ayrımındaydı ki? Bazen yaşamımı ipek böceğinin evrelerine benzetiyorum Sevgili…İçime kapanıp, kozamı ördüğüm günler uzak değil! …Birilerini mutlu kılmak için hep kozada kaldığım günler…Kozada mı kalmalıydım? Kısa da sürse yeni bir kimlikle gün ışığına çıkmak, özgürce yaşamak hakkım değil miydi… Değil miydi, Sevdiğim? Yıllar öncesi sen geldin yaşamıma.Korkarak araladığım yaşamıma…” Sen mi Geldin? Bir kahve içimi zamanda.” Sana inandım. Kendime inandığım kadar. Geçen zaman sabırla örerken ağını yüreğimde. Bekledim Yaşamak için seni. Seninle güzellikleri sende Bekledim Ve sen, Kimi gün dize oldun kalemimde Kimi gün ateş… Düştün yüreğime. Kimi gün anlatamadığım Yada Anlamak istemediğin duygularım… Bense Kimi gün Dudaklarında yalnızca bir isim belki… Yalnızca bir isim miyim dudaklarında? Yanılıyor muyum yoksa? Anımsamaya çalışıyorum her sözü, her sözcüğü yeniden…Geçen zaman içinde birlikte olduğumuz anları… Ne kadar önemsedin beni? Ne kadar açtın bana yüreğini? Ve sen, ne kadar “ben” oldun? / Düşünüyorum … zaman karelerini bir film şeridi gibi geri sararak düşünüyorum. Çekip alamadığım yaşamın içinden Bir gökyüzü kadar uzak, Soluğum kadar yakınsın bana. / Sevdiğim… son mumun ölgün ışığı da tükendi, tükenecek.Duvarlarda büyüyor düşlerimin gölgeleri…bir görünüp bir yok oluyor “sen” gibi. Odam yağmur serinliğinde. Ardarda cama vuran damlacıklar düşmemek için direniyor penceremde. Zamanı bilemiyorum…Sanırım gece yarısını çoktan geçti. Sabaha gebe beklide . Rüzgarla yağmurlara karışıyor rüzgar çanlarının sesleri. Geceye kapattığım perdeyi aralıyorum. Damlacıkların dallara,dallardan yapraklara…sonrada toprağa süzülüşünü izliyorum bir süre…Birden çığlık çığlığa kopuyor bir deli rüzgar, şahlanıyor gecenin zil sarhoşluğunda. / Düşlüyorum Henüz tamamlanmamış resimsin tuvalimde. Düşünüyorum bu resmin, Yeşili… mavisi… beyazı nerde? Nerde resmetmeliyim gülüşünü? Ellerim olmalı mı ellerinde? Onca güzellikleri sığdırabilir miyim yüreğinin? Ve Gösterebilir miyim yüreğimi yüreğinin içinde? / Sevdiğim… Odam karanlık, Sönen mumun kokusu sardı anılarımı. Anılarım mum kokusunda artık Bu gece Son kez öpüyorum dudaklarından Resmini yüreğime koyuyorum…. Leyla Işık 2005 -GEORGIA |