DüŞtEn DüşeDüşten...düşe Merhaba! ... Uzaklardan çok uzaklardan yazıyorum sana... Zaman gece yarısını çoktan geçti.Gecenin koyuluğuyla ağlayan gökyüzünün sesini duyuyor, penceremi döven cama tutunup yalvarırcasına süzülen damlaların pırıltısını görüyorum. Damlacıklardaki her ışık gözlerini anımsatıyor bana...görmediğim daha rengini bile bilmediğim gözlerini....Duygu yüklü,sevgiyle ışıldayan, sıcaklığıyla camları buğulandıran gözlerini.... Alnımı cama dayıyorum, gözyaşlarımla yarışıyor yağmur damlaları. Penceremi açıyorum koyu geceye...bilinmezliklerine...toprağın kokusuna... Saçaklardan kopup düşen damlalar rüzgarla odama sıçrıyorlar yasaklı sevgili gibi. Toprağın kokusu...gecenin gizemi...yağmur.... beni alıp götürüyor düşten düşe. Tanımadığım bir şehirde.... bilmediğim bir adrese... yalnızca yüreğinin sıcaklığını duyumsadığım, duygularının içtenliğine inandığım, yürekten yüreğe kurulan köprüden geçerek sana geliyorum. Ürkek... korkak...Yüreğimde çırpınan yüzlerce kuşun kanat sesiyle. Elimde bin parça olmuş yaşamın kırıntılarıyla. Birleştirip bütünleştiremediğim yaşamın parçalarıyla.....yüreğimi acıtan,kanatan, sızlatan. Söküp atamadığım kristal iğnelerinin varlığıyla. Suskun... hep suskun. yüreğimin susup gözlerimin konuştuğu, gözlerimin susup yüreğimin konuştuğu sessizlikle.... Bilmem anlatabiliyor muyum? Anlayabiliyor musun beni...Tanımadığım şehirde...bilmediğim adreste, yalnızca içtenliğine inandığım sana sığınıyorum bir süre ve dönüyorum yeniden yağmur sonrası gerçeklerime... LEYLA IŞIK |