GÜL
Peygamber kokusu sinmiş tenine,
Tanyerine rengi veren güldür gül. Cennet bahçesinden al bedenine, Huri, melek aksi vuran güldür gül. Gül denince sevda düşer serime, Gül kokusu sinse derim terime, Şifa olur bir gül bin kederime, Gam kasveti yere seren güldür gül. Sarı gül bülbüle çözer saçını, Beyaz gül tez elden yükler göçünü, Pembe gül sehere döker içini, Yeşil dalda al al duran güldür gül. Duygu harmanın eşsiz buğusu, Al yanağın nazlı beyaz kuğusu, Bülbülün başından alıp ta usu, Gülistana tahtın kuran güldür gül. Yâd bakana kılıç eder harını, İnletir her seher sadık yârını, Saklayıp ustaca tüm esrarını, Gizemiyle ruhu saran güldür gül. Bahçelerin en nadide süsüdür, Çiçeklerin incisidir,hasıdır, Bülbülün uslanmaz maşukasıdır, Bülbül naçar, sefa süren güldür gül. Sitemdir belki de yaprak döküşü, Beline zehirli hançer takışı, İşvedir,cilvedir boyun büküşü, Gönül sarayına giren güldür gül. Uyanır uykudan naz ile açar, Etrafına miski amberler saçar, Seyredeni aşka düşürür naçar, Dostu ihvan, yârı yâran, güldür gül. İbrahim SAĞIR |