Sen
Bir hançerin acısını hisetin mi yürek burkan ayrılıklarda
Vurdun mu yüreğinin üstüne üstüne sertçe yumruklarını Gidişlere boyun eğerken dumanlı bir rüzgara kapılıp Bir sigara yakıp veyahut yumrukladın mı beton duvarları ağlayarak Zifiri karanlıklarda yürüdün mü yağmurlarda ıslanarak Umulmadık bir bir baykuşun haberiyle yıkıldın mı yaslandığın duvarda Saçlarını yolarak vurdun mu yüzüne soğuk tokalarını Öldüklerinin ardından Beklediğin baharları kaç kez kışa kaptırdın Çaresiz kalarak haykırdın mı suya, dağa karşı Ben derken vuruldun mu yenikliğini kabullenirken Ölümü arzularken veyahut çaresiz kalırken yapayalnız Soldurduğun güllere yaslanarak duuydun mu bülbülün feryadını Gülüstünda beğenmediğin güllerini yitirirken pişmanlık alevinde tutuştun mu yıllarca Ve kazamdıklarını bir muzafer sevinciyle kutladın mı süslü masalarda Umutlarını vurdun gündüzlerini yıktın ağlayabildin mi peki Gönül yakan ayrılıklara mecbur kılınırken Ah çekme cesaretin bulundun mu Ah çekerken utandın mı kendinden Ben utandım senden. |