Kömürcü ÇocukUmuduydu; Küllerin içinde parlayan kara ışık Bir gecelik sıcaklık, Veya üç beş kuruş harçlık. İliklere işliyordu soğuk, Griye bulandı hayalleri gibi Anacığının ördüğü karlık. Büyümüştü onyedisinde, Kömür karası gözlerine, düşmüştü ağırlık Sanırdın yaşı otuzbeş ya da kırk Omuzlarında yükünden daha ağır sorumluluk Üşüyordu ; Evde bacı gardaş, çoluk çocuk. Güneş bile kaçıyordu, Isıtamadığı küllü tepeden Yola koyuldu, Çektiği arabanın tekerleği kırık. Bomboş sokaklarda yalpalayarak yürüyordu, Yol uzun... yol kıvrık.... Hedefi; Bir yudum uygarlık. Oysa; Bembeyaz yağan karın sardığı ülkede Dağılmıştı eşe, dosta, yandaşa kışlık Kara bir lekeydi çektiği Bu muydu? Ampullü, fenerli aydınlık! Okumak istiyordu, Yoklukla küllendi ufkundaki ışık. Uyuştu yorgun bedeni, Yüreği buruk, Ayaklarında dondu ıslaklık Tıkandı boğazına hıçkırık boğuk.... boğuk... Kırgındı kardan adama; Kömürcü Çocuk. Nurhayat Nalçacı |
Saygı ve selamlarımla.