ŞEHR-İ RUHİYEM
Beyazlar döker şehrime gökyüzü
Ufak ellerin kocaman yürekleri Tartıyım mı abla Mendil alır mısın? Daha siftahımız bile yok Hadi be abla Çok nazlandın Alsan ne kaybedersin Üşümüşüm zaten Bak titriyorum da Haydi ağabeycim O güzelim pabuçlarını şöyle güzel bir cilalayalım Rengi griye dönmüş be ağabey Ne zamandır, Boya görmez bu kunduralar Oy oy oy Pek de güzel oldular şimdi Güle güle kirlet Allah bereket versin Simitçi… Simitçi… Sıcak sıcak simitlerim var Vallah billâh Daha şimdi çıktı fırından Buyur teyzem en çıtırından Allah-u ekber… Allah-u ekber… Hanımefendi bugünde öğleni ettik Zaman mı çabuk yoksa biz mi yavaş… Ah… Ah… Ah… Soldan döneceğiz Şu 15 katlının hemen arkası olmalı Tamam işte Bademli sokak Numara 7 Elimle koymuş gibi buldum Ben size dememiş miydim? Biz bu saçları değirmende ağartmadık 50 yıl yaşadık bu şehirde Mahalle, sokak, cadde… Kendiliğinden gelir önümüze Haydi selametle… Kuşlar… Arkadaşlarınız gitmiş sıcaklara Siz ise kazancılarda bir iki yem aramakta Açları doyurmalı yavrum İhtiyaçları var bize En çokta kışın Bir iki kırıntı, bir lokmacık ekmek Artık ne olursa Ah! Ne de güzeller Hoşça kalın Gökyüzünün Özgür melekleri Çok sevdim sizi Bir gün bizi de alın aranıza Kanat takın tüm uçmamış insancıklara Suskunlara öğretin ciklemeyi Her zaman ki gibi Salıverin karanlıkları Masumiyete boyayın dokunuşlarımızı Tıp ki tüyleriniz gibi Yumuşacık edin gönlümüzü Mavilere asın kara yüreklerimizi Bencil ellerimizi rüzgârla yıkayın Çamaşırmışız gibi silkeleyin Oradan oraya sürükleyin Çok sevdim sizi Hoşça kalın Doğanın vefalı çırpınışları Yolunuz açık olsun Açları doyurmalı yavrum Bir tas çorba bir dilim ekmek Allah ne verdiyse Doldurmalı yürekleri sevgiyle Arada bir de olsa Bir iki damla gözyaşı dökmeli Kurutmamalı içtenliği Umut giyinmeli Ve sadece sevmeli Onu sevmeyeni bile sevmeli Seni sevmeye mecburum hayat… Nafiye YÜRÜK |
ister isimize gelsin ister gelmesin hayati sevmeye mecburuz..
yüreginize saglik..
..