Ayrılık Rüzgarı...
bir sonbahardı,
yapraklar tek tek solup dökülüyordu yüreğimdeki ümitler gibi... bir hazandı gidişin, sertçe esen ayrılık rüzgarı kaskatı etmişti yüreğimi artık hiç sevmeyecek, hiçbir kuş yuva yapamayacaktı yaralı yüreğime ey beyaz güvercinim bildiğim kara meleğim, ey canım deyip ömrümü verdiğim azrailim, sen de yaptın ya yapacağını... güneşe küstürdüğün gözlerimi gecelere dost eyledim, damlalar misali gözyaşlarımı toprağa yağmur eyledim, söyledim, söyledim ama dinlemedi aşk’a sağır yüreğim "kim var ki aşkla mutlu olan mutluluğu bulup sarhoş olan her ayyaş mutlak bir gün ayrılıkla ayılmıştır bu rüyadan sanmaki ettiğin yanına kalacak senin de yazın bitecek, güzün olacak seni de saracak kara bulutlar yıldırımlar düşecek dört bir tarafına kafesler misali anahtarı kayıp, kilidi bile olmayan kapılar ardında kalacaksın çaresiz verdiğin ümitleri, ettiğin yeminleri seni seviyorum demeleri unutup, neydi günahım diye düşünürken kendi kendine aklına bile gelmeyeceğim belki de mazi yok artık benim için, bir bebeğin doğduğuna ağladığı gibi ağlarım kendimce seni sevdiğime değil, sana inandığıma seni gördüğüme değil, sana baktığıma cehennemde değil, aşk ile yandığıma pişmanım şimdi... önce Allah’ından, sonra ah’ımdan en sonunda sevdiğinden bulasın serkans |