Hislenmemek ne kadar mümkün söyle?Hissiz... Ve çok sessiz bir vaziyette! Takatsiz nefesin hulasası nispetinde! Şuuru kapalı bir vaziyette ve çok perişansın haliyle... Gözyaşlarını davet ediyorsun, sukutu hal ile niyaz bekliyorsun kavlince... Neyleyim! Var olan dirliğimi feda edeyim! Takatsiz nefesinle derbeder bir hissiyatla sefilim… Çaresiz niyaz ederim, dostları davet ederim ve umutla beklerim! Halini gördükçe, sessizliğin derinliğinde ve çaresiz kişiliğinle ya Rab derim. Efradın… Ve tüm dostların gözüme bakıyor! Sukutu hal ile içtenliğinde haykırıyor ve çare arıyor! Teslimiyet içinde hekimlere bakıyor, gözyaşlarıyla halini sual ediyor. Kalbi titremelerle öteleri düşünüyor ve seni kalbinin sahibine havale ediyor! Düşündükçe… Hislenmemek ne kadar mümkün söyle? Anamsın, haliyle suhuletli bir nazsın, niyaz için varsın. Oğlunun acizliğinden ne umarsın, hangi kapıdan umutla bakarsın! Kaderin bahtında çaplayansın, nasibin hükmünce şimdi ağlayan bir hazansın! Sen zaten hicransın! Beş günlük anasız kalan bir nazardın! Ne şefkati tanıdın ve ne de muhabbete doyasıya kandın! Sen kendi halinde yalnızlığı yaşamak zorunda bırakılan ümmi handın! Garipliğinle anıldın, iyiliğe bel bağladın, kanaate sarılıp sabırla bir yol aldın. Şimdi çaresizsin! O an ve zamana sen teslimiyettesin! Neyi beklersin? Kırıklar içinde can çeken bir habersizsin! Umudun sağanağında, ihsanın pervazlarında, ecrin bekleyen sevdasıyla! Dostların duasıyla, okunan kalbi şifayla, beklemenin hazin korkusu yakınsa da! Torunun ağlarken... Gelinin her haline refakat ederken! Ayalin çaresizliğin kadrinde nefeslenerek niyaz ederken! Sen hissiz ve çok sessiz bir vaziyette ve takatsizleşen nefesinle! Şuuru kapalı bir vaziyette ve çok perişansın halinle gözyaşları refakatiyle… Mustafa Cilasun |
Suhuletli halinizle...
Fakirliğimle hem hal olmanız...
Hukuk adına her ne varsa ortak paydamızdır...
Vefa ve kadirşinaslık sorgulanacaksa işte gözle önünde...
Muhabbet ve esirgenen sevgi lütfedilince, kalbim titremelerinde...