-Başlıksız-Sana o kadını öyle iyi anlatabilirim ki Roxane, adı geçer; acısı kalır. Bazen gülüşü bile bilinmeyen kadınların acısı kalır. Kente kırmızı ışık yağarsa bir gün Bil ki en güzel durakları o parseller Buralarda mini mini bir güzel olacaktı, mutluluk yontar anlık heveslerden, O bir beden satın almıştır, kendince sebepler bularak edepsizliğine -dişiliğine de kılıf uyduramaz ya.. Ve sıksan saçlarını ah akar Elini tutsan ah bulaşır Yüreğine dokunsan elin kaburgasına mıhlanır. Roxane’ım, içimin gülen yüzü, Kamburuma basıp virgülle atlıyor bu ’şey’ hikayelerine O gözü görmüyor musun? Gülüşünü bilemediğimiz kadın gibi bakıyor. Ya ekmek ısırışları Dişleri ne muntazam bir kadındır hem de o, Isırılası ne kadar şey varsa hepsi onun dişlerine ısmarlanmalı Susmayalım diyeceğim de cancağızım, Baksana Kanımıza kırlar düşmüş Bir de ona mı taratalım kırıklarımızın uçlarını.. |