ISLAK CESET
Caddeler başıboş yağmursa oluk oluk
Her damlada bir kasvet bir intizar bir soluk Dallar karmakarışık yapraklar yerde, cansız Müjdelenen bahardı hazan geldi zamansız Simsiyah bir gelinlik giymişti sanki dünya Çırpınış boşunaydı ne hayaldi ne rüya Ne gül kokusu vardı ne de cıvıltısı bir kuşun Bir motor gürültüsü bomboş geçen dolmuşun Yalnızlık sarmıştı her yanı katmer katmer Yağmur nazlanıyordu topraksa onu bekelr Bir adam yürüyordu ağır ve düşünceli Esir etmişti onu yerde sürünen gölgesi Çıldıran şimşeklerle ilgilenmiyordu bile Başını kaldırıp da bir kez bakmadı gökyüzüne İçinde ki kasırgaydı fakat beden çok sessiz Bir hıçkırık sesi geldi birden belli belirsiz Belli ki ağlıyordu kim bilir neydi derdi Bu garibi hangi kul acılara terk etti Yağmur yavaşlıyordu dinecekti nasılsa Yığıldı kaldı birden soğuk parke taşına Kurtarmıştı ruhunu vererek son nefesini İbret diye bıraktı o ıslak cesedini Terkedip gitmişlerdi kalmıştı tek başına Tabut bile yalnızdı o musalla taşında Ne ağlayan göz vardı ne de sızlanan yürek Mezar kazan iki kişi bir kazma bir de kürek Yalnız gelen o yağmur çekip gitmişti bile Giderken beraberdi o garibin kalbiyle Kadir Albayrak |