EVLAT....
Seni öylesine seviyorum diye haykıran dilim
Acaba gerçek manada, kalp ile ikrar edecek mi? Dırahşan çehrene her dokunuşumda, zalim ellerim Günahlardan sıyrılıp, nuruna gark edecek mi? Kalabalık arasında, yalnızlığını düşünüp Ağlamaklı yürekler, gerçekten sızlayacak mı? Masumane, keskin bakışlarındaki hüzün Beden ve ruhları eritmeye yetecek mi? Sarılarak okşarcasına, öpüp koklanmandan Güllerin rengi, acaba utancından solacak mı? Güne merhaba diye başlayan, neşeli sözlerin Kâinata, meydan okuyacak mı? Gurur deryasında, karşılıksız taviz vermenden Yıldız ve Ay, bir gün edebinden sönecek mi? Yağmurlu gecelerde, gönül tepesinde ıslanmandan Ateş, gelişinin heyecanından ısınacak mı? Yaşına rağmen büyük işlerdeki maharetin İnsanlığa ibret tablosu teşkil edecek mi? Al kırmızı dudaklarından dökülen tannan sözlerini Sevda bahçesi hayıflanmadan kabul edecek mi? Okyanusun saf ve beyaz köpüklü dalgaları Seni de alıp biletsiz cennete götürecek mi? Rahmet bulutları üzerine okşarcasına kaplayıp Sorgusuz sualsiz sırattan geçirecek mi? Huzur saçan, neşeli umutlu gözlerinden Yaşlar acaba bizim içinde akacak mı? Semada kabul edilen duaya, açılan ellerinden Aciz neferler için de, kapıları açacak mı? Sere serpe dağılan zeytin saçların Hataları da sonuçsuz süpürecek mi? Haykırışlarının arasındaki o ince zerafet Acaba içimizin derinliklerinde hissettirilecek mi? |