Bu Yol Hiç BitmeyecekŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şimşekler çaktı buğusunda göğün..
.. ve öyle bir çığlık düştü ki yerdeki yüzüme; İçim dışım aşk kesiği.. ..yEL!
Gidesim geldi..
Bir salıncağın yıllarca esiri olduğu koca dallardan salınası gibi, gidesim geldi kuytumda büyüttüğüm senden.. Bu şehir, Bu mevsimlerde üşür oldu sevgili.. Seni hep gözlerimde tutardım Artık düşüyorsun gözlerimden.. Üşüyor içim.. Eski bir bavulun Parmaklarımın izine bulanmış yaftasına yazdım, Taşıyorum adını uzaklara.. İsyanından tüm baharların Hazanın huysuzluğundan ya da, Küsüyorum gecesine saklandığın kapılara ve gidiyorum.. İnadına bu yol durgunluğunun, Sırtına saplanmışım bir bıçak ucunda.. Keserken bileğimi Sen damlıyor iliklerimden sıra sıra ve ara sıra şiir olup, Saçma sapan kanıyorsun hâlâ beyazlarıma.. Belki kanayacaksın da.. Islık ıslık çınlayacak şehir saçlarımın ıslağında ve kan akacak yakalarıma yapışmış mor rengine, Her adım atışımda.. Ne bende ne şehrimde tütecek duman, Ne de bir kuş kovalayacak artık, Tellere astığımız uçurtma kuyruklarını.. ama sen Hiç durmadan yürü çakıl taşlarının sivri dilinde –ve hiç aldırmadan-.. Kapımda gardiyan bir zil düğmesi, Posta kutusundaki yalnızlığım gibi Kal dışımda sen.. Ne de olsa, Yine herhangi bir otobüs yolculuğunda aralayacağım kitapları.. Kaçıncı sayfada kaldığımı hiç bilmeden.. Elbet Nefesim durmuştur bir satırında “Sen” diyen.. Ben, sancılarının şah damarında Yıllar sonra bulacağın, Düş tadında bir yangınım artık.. Gidiyorum ama ..yEL! moR yEL |