0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
84
Okunma

Karanlık,
artık odamın duvarları değil,
tenim oldu.
Dışarıdaki ışık,
içeri sızmayı unuttu.
Ve ben,
uzun bir sessizliğin
en ağır, en dibinde
oturdum.
Umutsuzluk;
bir müzik türü olsaydı,
kesinlikle tek bir notadan ibaret olurdu.
Sürekli tekrar eden,
boğucu bir vuruş.
Ama sen gittikten sonra fark ettim:
Kalbimin en karanlık köşesinde,
senin adınla mühürlenmiş
küçücük bir yaylı çalgı var.
Kimse duyamaz.
Ben bile bazen unuturum.
Ama o, çalmaya devam ediyor.
Çatlak bir sesle, inatla,
tek bir dizeyi tekrar ederek:
"Aşk vardı. Aşk vardı."
Bu, bir neşe marşı değil.
Bu, kaybetmenin bile
bir armoni yaratabileceğine
dair sessiz bir kanıt.
Bir nehrin akmayı unutsa bile,
yatağının var olduğunu gösteren
o ıslak iz gibi.
Umutsuzluk,
tüm sesi susturduğunda,
o küçücük melodi,
benim hayatta kalma fısıltım oluyor.
Sonsuza dek,
seninle kalan son ses.
Hüseyin TURHAL
5.0
100% (1)