0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
21
Okunma
Güneş batarken ufukta, boynum bükük,
İçimde bin bir pişmanlık, her yanım sökük.
Bir ömür taşıdım sırtımda, ağır bir küfe küllük.
Yoruldum dünyadan, sığındım en yüce harfe.
Elimde bir kırık kalem, kağıdım gözyaşı,
Eridi içimdeki o kibir dağı, o gurur taşı.
Beyhude heveslerle,harcadım kaç geceyi
Şimdi baş başayım, o buz gibi nefeslerle.
Durdum huzurunda, lisanım lal, kalbim bitap,
Biliyorum, her amelim için açılacak bir kitap.
Hangi günahımı saklasam, hangisiyle yüzleşsem girdap,
Gök kubbe dar geliyor, sığmıyor artık bu elem.
Gözlerimi kapattım, geçiyor ömür kervanı,
Bulamadım nefsimden başka, kalbimin düşmanı.
Kırmışım kalpleri, incitmişim bile karıncayı,
Dökülür şimdi dilimden, bin yıllık çile.
Ya Rab! Kapına geldim, ellerim bomboş,
Dünya sarhoşuydu gönlüm, şimdi ayık ama nahoş.
Sen ki affı seversin, merhametin deryadır hoş,
Bu kulun, karanlıklar içinde sönmüş bir rüyadır.
Yıkadım yüzümü seher yeliyle, arınmak dilerim,
Eski benliğimi, geçmişin tozlu raflarına silerim.
Bir damla gözyaşı ki, cehennem narını söndürür eririm,
Dönüşüm Sanadır, kalbim Sende huzur bulur.
Bundan böyle dilim zikir, yolum istikamet olsun,
Karanlık gecelerim, Senin nurunla dolsun.
Tövbe ettim her hataya, her yanlış bakışa nursun,
Hazırım artık, ruhumdaki o kutlu akışa.
Güneş yeniden doğar mı, kararmış ufkuma?
Merhamet eyle Allah’ım, bu yorgun ruhuma.
Kapın açık, ümidim sonsuz, boynum kıldan ince kuluna,
Huzur bulur gönül, "Estağfirullah" deyince.