0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
14
Okunma
Herkes bana “sabır” diyor;
Sanki ciğerimde yanan yangını görmüyorlar,
Sanki ruhumun kül olmuş köşelerini bilmiyorlar.
Sabret, diyorlar,
Ama nasıl sabreyim,
İçimde fırtınalar koparken,
Her nefeste biraz daha parçalanırken?
Sabır, sıradan bir kelime değil benim için,
O, kanayan yarama tuz serpmek gibi,
Anlamadan, hissetmeden öğüt veriyorlar.
Bilir misiniz,
Ciğerimin yangını sadece duman değil,
Gözyaşlarımın gizli seli,
Sessiz çığlıklarımın yankısıdır.
Sabret, diyorlar,
Ama bu sabır değil,
Bir türlü sönmeyen acının ateşinde yanmaktır.
Ve ben,
Sabır değil,
Anlayış,
Dokunuş,
Bir el uzatılmasını bekliyorum.
Sabret, derler,
Oysa bilmezler içimdeki yangının büyüklüğünü,
Her gece uykuya dalmak değil,
Alevlerin içinde boğulmak benim gerçekliğim.
Her “sabret” sözü,
Bir damla daha yitirilen umut,
Bir kat daha ağırlaşan yük demek.
Nasıl anlatsam,
Duymaz kulaklara haykırsam,
Anlamazlar ki;
Sabretmek bazen zincirlenmek,
Kendi kendini esir etmek demekmiş.
Biliyorum, sabretmek gerek bazen,
Ama kalbim çoktan yoruldu,
Duygularım paramparça,
Ve her sabır, içimde bir yara daha açıyor.
Artık sabretmek değil,
Anlaşılmak istiyorum.
Bu yürek yanıyor, kavruluyor,
Ama sesimi duyacak kimse yok.
Sabır, kelimelerden ibaret değil,
O bir his,
Bir dokunuş,
Bir elin sıcaklığı,
Ve en çok da anlayıştır.
Ama kim anlayacak?
Bilmeyen, görmeyen,
Sadece “sabret” diyenler mi?
Her “sabret” dediğinde,
Ciğerimdeki yangın biraz daha büyüyor,
Sanki birileri kör kütük ateşi körüklüyor.
Anlamıyorlar, bilmiyorlar,
O acının ne demek olduğunu,
Yalnızlığın içinde yanarken çığlık atmak olduğunu.
Sabretmek, bazen kendini unutmaktır,
Kendi ruhunu hapsetmektir sessiz bir hücreye,
Dışarıdan gelen her öğüt,
Daha da derinlere saplanmış bir bıçak gibi.
Bir bilselerdi o acıyı,
Belki söylerlerdi “artık dayanma, git, kurtul,”
Ama hayır, sadece “sabret” diyorlar.
Bir kerecik olsun, ellerini uzatsalardı,
O yangını birlikte söndürselerdi,
Ciğerimin yanışına şahit olsalardı.
Ama bilmiyorlar,
İçimdeki o yangın sadece acı değil,
Bir direniş, bir isyan,
Ve en çok da kırılmış bir umut.
Sabır dedikleri,
Bazen hayatın en büyük işkencesi oluyor,
Ve ben,
Bu işkenceyi yaşarken,
Kendimi kaybediyorum.
Sabretmek değil,
Anlatılmak istiyorum artık,
Duyulmak, görülmek,
Ve o ağır acının yükünü birlikte taşımak.
Ve artık sabretmek istemiyorum,
Çünkü sabır,
Kapanmayan yaraların sessiz çığlığı olmuş.
Ciğerimdeki ateş sönmüyor,
Söndürmek isteyen eller yokken,
Her sabır, bir çaresizliktir benim için.
Bu yangını anlatacak kelimeler yok,
Sadece suskunluk var,
Ve kalbimde derinleşen bir boşluk.
Sabretmek değil,
Kurtulmak istiyorum bu yangından,
Özgür olmak,
Kendimi bulmak,
Ve en önemlisi,
Anlaşılmak...
Çünkü artık sabır,
Beni yok ediyor.
Ve ben,
Yalnızlığın en karanlık köşesinde,
Sessizce ağlıyorum,
Sabretmek yerine,
Anlamaya ihtiyaç duyuyorum.
5.0
100% (1)