0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
14
Okunma
Yoğun bakımın soğuk sessizliğinde, senin nefesini duyamadan kaybettim seni.
Neyi düşündüğünü, hangi hayallere tutunduğunu bilemeden...
Sol yanımda, derin bir sızı olarak kaldın,
Sessiz bir çığlık gibi, içimde paramparça.
Gözlerimde biriken yaşlar, sözcüklere dönüşemeyen acılar,
Zaman durmuş, dünya donmuş o odanın dört duvarında.
Kalbim, seninle birlikte orada kaldı;
Ama sen, çoktan gittin uzaklara, geri dönmeyen bir yola.
O sızı, her an kalbimi sıkıştıran, nefesimi kesen bir yük,
İçimde kalan senin eksikliğin, en ağır yaralarımın sebebi.
Kaybettim seni, evet, ama aslında kendimi kaybettim seninle...
Ve o sessizlik, artık içimdeki en büyük fırtına.
Sol yanımda taşıdığım o sızı,
Bazen öyle derin, öyle keskin ki;
Her nefeste ciğerlerime dolan buz gibi bir yel,
Ve her adımda, gözyaşlarımla ıslanmış yollarda yalnızlık.
Senin yokluğun, odanın soğuk köşelerinde yankılanan bir hüzün,
Her sessizlik, sana dair söylenmemiş sözlerin ağırlığını taşıyor.
Biliyorum, sen orada düşüncelerinin içinde kaybolmuşken,
Ben burada, seni kaybetmenin acısıyla parçalanıyorum.
O sessizliğin içinde bir umut aradım,
Ama yalnızca karanlık ve bitmeyen bir özlem buldum.
Senin yokluğunla büyüyen bu sızı,
İçimde bir yangın gibi, sönmeyen, geçmeyen bir yara.
Kaybettim seni ama adını bile anmaya korkuyorum,
Çünkü her an, seni anmak demek, yeniden acıya uyanmak demek.
Sol yanımda taşıdığım bu yükle yaşıyorum şimdi,
Sessizliğin ve acının orta yerinde, kaybolmuş bir ben...
Ve her gece, yıldızlara bakarken soruyorum kendime,
Neden sen, neden bu sessizlik içinde kayboldun?
Neyi sakladın, neye tutundun o son anlarda,
Ben ise sadece yanımda taşıdığım o derin sızıyla kaldım.
Sol yanımda bir yara, adı konmamış bir vedayla,
Her atışı, seni daha çok özleyen bir kalp çarpıyor.
Sensizliğin koynunda erirken zaman,
Bir parçam seninle gömülü kaldı, hiçbir sözle çıkmayan.
Seni kaybetmek, yalnızca bir an değil,
Bir sonsuzluk oldu içimde,
Ve ben o sonsuzluğun içinde,
Kendi sessizliğimde kayboluyorum...
Belki de seni asla bırakmayacak bu sızı,
Belki de bu acı, hayatımın en derin anlamı olacak.
Ama bil ki, seni kaybettiğim o yoğun bakım odasında,
Ben de bir parçamı sonsuza dek yitirdim...
Ve şimdi, o sessizlik içinde yankılanan adın,
Kalbimin en karanlık köşesinde bir ağıt gibi çalıyor.
Kelimeler kifayetsiz kalıyor anlatmaya,
O derin, tarifsiz kaybın gölgesini içimde taşıyorum.
Her sabah uyandığımda, yokluğunla yüzleşiyorum,
Sol yanımda hissedilen o sızı,
Artık alışılmış bir hüzün, vazgeçilemeyen bir yara.
Seninle başlayan her umut, seninle son bulan bir düş gibi.
Ama unutmadan, unutturmadığın o sevgiyi,
Sessizliğin içinde büyüyen o hayat parçasını,
Kaybetmenin acısına rağmen,
Seni sevmekten vazgeçmedim, vazgeçemem…
Çünkü sen, o yoğun bakımın soğuk duvarlarında kaybolsan da,
Benim içimde sonsuza dek yaşayan bir izsin,
Ve o iz, her ne kadar acıtsa da,
Benim hayatımdaki en gerçek, en derin bağ olacak.
Ve son nefesinle birlikte sol yanımdaki sızı,
Bir yara değil artık, unutulmaz bir anı oldu.
Acının en derininde, sevginin en parlak ışığını saklıyorum,
Kaybettiğim değil, kalbimde hep yaşayan sensin.
Sessizliğin içinde kaybolan o an,
Beni benden aldı, ama seni de bana bıraktı;
Bir daha asla dönmeyecek o zamanın içinde,
Sonsuzluğa uzanan sessiz bir veda gibi…
Ve ben, o ağır sessizlikte seni beklerken,
Yaralı kalbimle, umutla, acıyla yaşamaya devam edeceğim.
Çünkü sen gittiğinde, ben de eksildim belki,
Ama sevgin, sol yanımda, benimle yaşamaya devam edecek.