2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
84
Okunma
Pülümür’ün yolunda serin bir yel esiyordu…
Sabahın ilk ışıkları henüz dağların tepesine dokunmamıştı.
Vadiden yükselen sessizlik, sanki bir hatırayı uyandırmak ister gibiydi.
Yıllar sonra ilk kez memleketine dönen yolcu,
arabanın camını açıp derin bir nefes aldı.
Bu nefes, yalnız havayı değil, çocukluğunu, sevdasını, annesinin duasını geri getiriyordu.
Pülümür yolu viraj viraj kıvrıldıkça, içindeki hasret de aynı ritimde dalgalandı.
Her taşın, her kayanın, her kokunun bir anlamı vardı.
Munzur’un suyundan gelen o serin ses,
ona bazen bir türkü gibi, bazen de kalbine dokunan bir hatıra gibi geliyordu.
“Bu ses su mu, yoksa içimdeki yarım kalmış cümleler mi?” diye düşündü.
Yol derin vadilere indiğinde,
bir an için gözleri doldu.
Çünkü vadinin karanlığı bile bir zamanlar sevdiğinin gözlerini hatırlatıyordu.
Sanki Pülümür onu tanıyor, ona yaşam gücünü geri veriyordu.
Köye yaklaştığında güneş doğdu.
Ama buranın güneşi başkaydı…
Daha sıcak, daha yakın, daha sahiplenici.
Ocaklardan hafif bir duman yükseldi,
o duman sanki,
“Hoş geldin, biz seni bekliyorduk,” diyordu.
Yolcu içinden geçirdi:
“Ey Pülümür…
Sen sadece bir yer değilsin.
Sen kayıpların ağıtı, bulduklarının sevinci,
bir gencin hayali, bir gurbetçinin iç sızısısın.”
Annesinin yıllar önce ettiği dua geldi aklına.
“Allah seni her daim yoluna ulaştırsın…”
Şimdi anladı:
Aslında kendi yoluna ulaşmak,
belki de hep buraya dönmekti.
Zazakî sözler aklına doldu:
“Roji Pülümürê tede sade vınê…”
(Pülümür’de gün başka görünür…)
Gerçekten de öyleydi.
Burada her şey daha derindi, daha temizdi.
Sevda bile daha gerçekti.
Yolcu bir kayanın üzerine oturdu.
Rüzgâr saçlarını savururken,
içinde tek bir cümle dolaştı:
“Ben bu yolların türküsüyüm…
Söyledikçe iyileşen, sustukça özleyen.”
Ve o an,
şiirin her mısrasında sakladığı isim,
kalbinin tam ortasında yeniden yankılandı:
Pülümür.
Pülümür’ün yolunda bir serin yel eser,
Dağların koynunda saklı bir özlem gezer.
Munzur’dan düşen ses mi, yoksa yüreğin mi,
Her gece içime dolan bir türküye benzer.
Yolları viraj viraj, hasret gibi kıvrılır,
Her taşında bir anı, her adımında bir anılır.
Gözlerin gibi derin vadilerinden geçerken,
Sanki kalbim Pülümür’de yeniden can bulur.
Güneşi başka doğar orda,
Ayı başka parlar,
Dumanı tüter ocakların,
Sıcaklığı yüreğe akar.
Ey Pülümür,
Sen dağlarda yankılanan bir ağıtsın,
Bir sevdanın adımları,
Bir annenin duası,
Bir gencin hayali,
Bir gurbetçinin iç sızısısın…
Ben ise
Senin yollarında kaybolmuş bir yolcu,
Yalnızca bir türkü söyleyebilen.
Belki duyarsın diye
Adını her mısrada gizleyen.
PÜLÜMÜRÊ DEYİŞO 🌿
Zazakî – Kırmancki
Pülümürê rê de herî sero wayir,
Dılê mı te ra wuni, namezê xo kayir.
Çemê Munzur ra tede zılme-zılme,
Sesiye to wazenê dılo mı şıma şılme.
Çiyayê lawikî, çiyayê bavikî,
Her ke ra goteno: “Dılê xo avikî.”
Way be tewra, min şewê nîmo,
Duayê dayikî wazen, “Rêya te rimo.”
Roji Pülümürê tede sade vınê,
Kılame dılê mı te ra heyran bınê.
Gurbet de, dılê mı şıketa esqê te,
Her gunde namete, te naxo bese.
Ey Pülümür,
Te de bıngê xewn u aşıqî,
Te de stranê mêrxasî,
Te de xewme dıla ra
Şıma qaydê mı xo me.
Yazan Cigdem Turan Dersimlikiz
5.0
100% (4)