TOROSLAR DA ÖLÜM
Yel eserdi şafak vakti
Çiy düşmüş yamaçlara Kanatları kahır yüklü Yol yorgunuydu göçebe kuşlar Bir başka mağrur Bir başka heybetliydi Toroslar Çözemediğim bilemediğim Bir gizem vardı bağrın da Saklar gibi görünürdü bazen Bazen de saklanırdı her şeyden "Geçit vermem! " Der haykırırdı Usul usul gerdanından geçerken! Öfkesin de şefkat gülleri raks eder Nefretin de ’Sevgiye çağrıyı’ Hep ama hep hissederdi gönlüm Her adım da hasretti Toroslar Ve ’HER ADIM DA ÖLÜM! ...’ ..................... Yel eserdi akşam vakti Kar düşmüş yamaçlara Zirvesinden geçmekte Dönüşü düşünmeyen yolcular Ve ayak izlerini örterdi Perde perde Toroslar! Bembeyaz örtüsüyle mutlu Yeşil servileriyle umutlu İki yanı iki mevsim Her yolculuk bir değişim! ... İki yüzlü değildi belki, Hatta adı riyakar değildi onun Ama ’ AMA İKİ YÜZÜ VARDI TOROSUN’ Diğer yüzünde ki esaretimi Hep ama hep hissederdi gönlüm Her andığım da hasretti Toroslar Ve ’HER SOLUĞUM DA ÖLÜM! ..’ ..................... Yel eserdi şafak vakti Göz yaşı düşmüş yamaçlara Erimekte kar taneleri Derinliğine yol alırken toprakların Doğum sancısı için de Toroslar Ve savrulmak da gayesiz Öpülesi, öldüresi sevdalar! .. Yel; Umudun tükendiği rüzgar Ardın da fırtına, ardın da kasırgalar! ... Ecelin kıskacına girmiş zaman Bir nefeslik an-ı yaşanmadan! Derinleşti duygular derin uçurumlar da Hasret yeşerdi dağ da taş da toprak ta Son geçişimdi zirveden Acıyla burkuldu gönlüm Son kez baktım Toroslara vE ’SON KEZ YAKALADI ÖLÜM! ...’ ...................... Yel eserdi hüzün vakti Can düşmüş yamaçlara Yalnızlık şarkıları söylemekte Öksüz kalmışcasına Ağlarcasına Toroslar! .. Toroslar; Umudun bittiği yer! .. Toroslar; Bir acı haber! ... Bu eteğin de mabedin soğuk yüzü Ötesin de; ’Haksız bir mutluluğun’ tebessümü! .. Gülümsemekte zirveyi aşabilenler Kalanlarda hasret kalanlar da keder İşte Toroslar! ...İşte zirve! .. Ve işte kader! ... Burkuldu bir şeyler yüreğim de Soğuk toprakla buluştu gönlüm Toroslardaymış son nefesim Olsun! ...’CANIN SAĞOLSUN GÜLÜM! ...’ Kadir Albayrak |